-Hocam bize; Mehmet
Bedestenlioğlu'nu ve voleybolu seçme
nedeninizi kısaca anlatır mısınız?
İlkokulu Tokat’ta, ortaokul ve liseyi Samsun’da bitirdim.
Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi son sınıfından özel nedenlerle
ayrıldım.
Tokat'taki evimizin penceresinden İmam Hatip Lisesinin ve Sanat Okulunun bahçesini görebiliyordum. O yıllarda liglerde mücadele eden Tokat Topçamspor'un altyapısı da bu okullarda okuyan öğrencilerden oluşuyordu. Öğle tatillerinde ve akşam ders çıkışı okulların bahçesindeki açık sahalarda sürekli voleybol maçı oynanır ben de saatlerce pencereden maçları izlerdim. Bir akşam İlkokulda sınıf arkadaşım olan Enver'in rahmetli babası Ömer Kuntay(eski Milli Voleybolcu) bizi Tokat Topçamspor'un maçına götürdü. O kadar çok sevmiştim ki ikinci maça annem izin vermediği halde o yaşta evden kaçıp gitmiştim.Hatta bu yüzden annem ceza verip babam gelinceye kadar eve almamıştı..
Tokat'taki evimizin penceresinden İmam Hatip Lisesinin ve Sanat Okulunun bahçesini görebiliyordum. O yıllarda liglerde mücadele eden Tokat Topçamspor'un altyapısı da bu okullarda okuyan öğrencilerden oluşuyordu. Öğle tatillerinde ve akşam ders çıkışı okulların bahçesindeki açık sahalarda sürekli voleybol maçı oynanır ben de saatlerce pencereden maçları izlerdim. Bir akşam İlkokulda sınıf arkadaşım olan Enver'in rahmetli babası Ömer Kuntay(eski Milli Voleybolcu) bizi Tokat Topçamspor'un maçına götürdü. O kadar çok sevmiştim ki ikinci maça annem izin vermediği halde o yaşta evden kaçıp gitmiştim.Hatta bu yüzden annem ceza verip babam gelinceye kadar eve almamıştı..
Voleybol
oynamaya ise Ortaokul yıllarında başladım. Babamın Samsun'a tayini nedeni ile
0rtaokula Samsun'da başladım. Samsun DSİ kampında hemen her gün maç oynayarak
ve DSİ Spor antrenmanlarına katılarak voleybolla dolu yıllar yaşadım. Ortaokul
takımı ile ilk turnuvada ikinci olmamız ve iki kulübün soyunma odasına kadar
gelerek transfer teklif etmesi hiç unutamadığım anılarımdandır. Samsun
Ondokuzmayıs Lisesi takımı ile Liseler Türkiye Şampiyonasında kazandığımız
Türkiye 3.lüğü de o dönemin en önemli başarısıdır.
Ankara
DSİ, Ankara Emlak Kredi Bankası, Eskişehir DSİ Bentspor, Tokat Belediye
kulüplerinin formasını giydim.
Ankara DSİ A takımlarda
aktif olarak oynarken 1982 yılından itibaren DSİ kız takımlarında başantrenörlük yapmaya
başladım.Ankara DSİ Spor, Emlak Kredi, Galatasaray ve Eczacıbaşı A Takımlarını çalıştırdım. Eczacıbaşı ve Vakıfbank Güneş Sigorta’da altyapı direktörlüğü görevinde bulundum.
2007 yılından bu yana Türkiye Bayan Voleybol Milli Takımlarında antrenörlük yaptım. Son bir yıldır TVF Spor Lisesi Voleybol İhtisas Kulübünü de çalıştırdım.
Kulüpler düzeyinde Türkiye Şampiyonluğu, Türkiye Kupası, iki kez Avrupa üçüncülüğünü kazanan takımların antrenörlüğünü yaptım.
Yukarıda
da anlattığım gibi voleybolu tamamen bulunduğum ortamlarda voleybolun ön planda
olması neden oldu. Yoksa ortaokul ve
lise takımlarında lisanslı olarak futbol, basketbol ve masa tenisi de oynadım
hatta 1971 yılında masa tenisinde yıldızlar kategorisinde Türkiye dördüncülüğü
kazanıp Milli takım kampına da katıldım. Ama bazı nedenler beni voleybolun
içine attı. Oyunculukta olduğu gibi antrenörlüğe başlamamda rahmetli Orhan
Cürdaneli'nin özel ilgisi ve beni zorlayarak antrenör kursuna göndermesi, bazı
ailevi zorunluluklar ve Ankara DSİ yönetimi ve oyuncuların zorlaması ile oldu.
-Ülkemizde altyapıya
yeterli önemin verildiğini düşünüyor musunuz?
Ben
olması gerekenleri yazayım siz yeterli önem verilip verilmediğine karar verin.
1.
Voleybolcu seçimleri Türkiye'ye özgün oluşturulmuş veritabanına göre mi yoksa
tamamen boy, kalıtımsal özelliklere göre tesadüfen mi yapılıyor ?
2.
Bu eğitim sistemi spor, sanat, vb. alanlarda kişisel gelişime uygun mu ?
3.
Spor okullarında katılımcılar önce sporcu sonra branş eğitimi mi veriliyor.
örneğin takla atmasını, koşmasını bilmeyen ama plonjon atan sürat çalışması
yapan oyuncular mı var?
4.
Altyapıda çalışabilecek yeterli salon, antrenman malzemesi, vb. şartlar
sağlanmış mı?
5.
Tüm spor branşları altyapı eğitimi için bir politikamız var mı?
6.
Tüm voleybolla ilgili kurumlar(Federasyon, Kulüpler, İl temsilcilikleri vb.) ve
kişiler (antrenörler, sporcular, aileler, öğretmenler) voleybol ile ilgili kararlar alırken sırasıyla
insan, spor , olimpik düşünce, voleybol, kişi veya kulüp önceliklerinden ilk
sıraya hangisi konuluyor. Kulübün veya federasyonun menfaati insan, olimpik
düşünce ve voleybolun menfaatlerinden öne geçiyor mu?
7,
Kulüpler altyapı antrenör ve yatırımı için genel bütçelerinin ne kadarını
ayırıyorlar?
8.
Bu bütçeye bağlı olarak seçtikleri altyapı antrenörlerinin kalitesi ne oluyor?
9.
Altyapı antrenörlerinin oyuncu yetiştirmeye çalıştığı A takım ye ihtiyaçlarının
seviyesindeki oyuncuların o seviyede neye ihtiyacı olduğunu biliyor mu veya o
ihtiyacı sağlayıp oyuncuyu o seviyeye ulaştıracak bilgi ve beceriye sahip mi?
Bu
listeyi uzatmak mümkün.... Cevabı bulabildiniz mi? İşin kötüsü böyle bir
politikamızda yok. Son dönemde yapılan düzenlemeler ise yıllardır önerdiğimiz
ancak bir yabancı tarafından önerilince değerli bulunup uygulamaya yönelik
düzenlemeler ise oyuncunun yetenek olarak bulunması ve yetiştirilmesi konusunda
ise halen var olan uygulama sürmektedir.
-Yetiştirdiğiniz
oyuncunuz lig maçlarında size rakip olarak mücadele etiğinde neler
hissediyorsunuz? Özellikle yenilirseniz?
Sadece
gurur duyarım. Onlarla çalıştığım sürece ben zaten onları o seviyede görmek
için uğraşıyorum. Beni sadece o oyunculara vermiş olduğum emek veya yaptığım
fedakarlıkların bilinmemesi unutulması veya başkalarına mal edilmesi üzüyor.
Gerçi artık buna da alıştım sadece gülüyorum.
-Bu zamana kadar
unutamadığınız skor ve maç hangisi?
Bunu
herkes bilir herhalde niye sordunuz anlayamadım (Şaka) Tabii ki Dünya
Şampiyonası ve Güney Kore maçı. Ama insanların yönlendirildiği gibi Neslihan'ın
niye beş numarada başlaması veya
Büşra'nın oynaması nedeni ile oynaması yüzünden eleştirilmem değil. Gerçi o
yapılan değil yok etme operasyonuydu.
Gazetelere yazı yazmayan görüşü alınmayan kimse kalmadı. Neslihan geri hücumda
2, Neriman 3 Büşra 1 hücum öldüremedi ve 6 -0 mağlup başladık. ilk topu
öldürsek Galip başlayacaktık. Gerçi o zaman da başka neden bulurlardı. Aynen Dünya altıncılığından sonra Gökçen'in libero
yazılmasının servis edilmesi gibi. Ama ben hala doğru yaptığıma inanıyorum.Blok
turumuzun tutması için oşekilde başlamamız gerekiyordu.O gün Büşra'nın
oynamasını eleştirenler, veya Neslihan konusunda olimpiyatta beşinci sete hiç
başlamayınca nedense hiç konuşmuyorlar ben vicdanen rahatım ve bugün olsa gene
aynı şekilde başlarım. O maç ve Japonya maçı benim için unutulmaz. Eğer
kazanabilsek bu iki maçı ilk dörde girecektik. Başaramadık. Hala beni üzüyor ve
unutamıyorum.
-Sizce bir oyuncunun ilk
6'da oynuyor olması onun iyi, yedek olması da onun kötü olduğu anlamına mı
geliyor?
Kesinlikle
hayır. Antrenörler takım kurgusunu yaparken birçok dengeyi gözetmek
durumundadır. Servis karşılama, hücum, blok, düzenlerini kendi takımı ve rakip
takıma karşı ayrı ayrı düşünerek takımın ilk altısı düzenlenir. Örneğin hücumda
çok etkili olan bir oyuncu servis karşılama veya blokta belli zaafları olabilir
veya iyi hücum yapabilen bir orta oyuncu süratli oyunda blok takibinde zafiyet
gösterebilir..
-İyi bir sporcu, sadece
saha içinde değil günlük yaşantısında da örnek bir insan mıdır ya da öyle mi
olmalıdır?
Ben
Ülkemizdeki kavram karmaşasının hepimize çok pahalıya mal olduğunu düşünüyorum.
İşte bu karmaşa bu soruyu sorduruyor veya dürüst insan, adam gibi adam, doğru
adam, iyi insan gibi tanımlamalar oluşuyor. Halbuki insan tanımı doğru,dürüst,
iyi olmayı zaten içinde barındırmalı. Bu özellikleri olmayan fakat kıyafetine,
arabasına, yemek yediği yere hatta sevgilisine göre bakıp zengin ve güçlü olana
değer verilince kişiler insan olmak yerine
bu yöne kayıp birçok değerini kaybediyor. Özellikle kulüp taraftarlığı sonucu
kendi sporcusu olsun ve maç sonunda taraftar karşısında iyi slogan atan, iyi
bağıran sporcu bir çok insani değerin dışında bile olsa baş tacı edilebiliyor.
İşte bu nedenlerle gençlerimiz de insani değerler yerine bu geçici değerlere
önem veriyorlar. Vatan için can veren şehitlerimiz için üzülen yorum yapan
sporcular, Milli takım için ne büyük fedakarlık yaptıklarından bahsedebiliyorlar.
Kulüplerimiz,
spor kamuoyu, sporseverlerin oluşturacağı kamuoyu insan kavramına sahip çıkar, tüm
karar ve değerlerini insanı öne çıkararak verirse her şeyin düzeleceğine
inanıyorum.
Kişilerin
bir yaşam tarzı felsefesi vardır.Bu felsefede İnsan olmak en büyük en önemli
değer olursa her zaman her yerde aynı şekilde davranabilir. Ayrıca genç
sporcularımıza toplumda rol model olarak önemleri ve rolleri öğretilirse bu
bilinçle hareket etmeleri sağlanabilir.
-2003'den 2012'ye
olimpiyat yolculuğumuzu bize özetleyebilir misiniz?
2003
Türk bayan voleybolu için bir milattır diyebiliriz. O günden sonra daha büyük
hedefler istenir beklenir ve inanılır oldu. Ligimize baktığımızda Güneş Sigorta
Eczacıbaşı rekabetinden dört takıma çıkarabilmişiz. Yabancı oyuncu sayısı,
antrenman kalitesi ve kaliteli oyuncuların katılımıyla Avrupa kupalarındaki üst
üste final four katılımları dolayısıyla üst düzey maçlar oyuncularımızın
voleybol bilgi ve becerisini artırdı. 2005 den itibaren kazanılan altyapıdaki
üst düzey başarılar A Milli takımı desteklemeye başladı. 88 ve 90 grubu A Milli
takımda yer almaya başladı. 92 grubu da önümüzdeki dönemde katılacak . Bence
doğru, iyi planlama ve organizasyonla çok dah büyük ve devamlılığı olan
başarılar Türk bayan Voleybolunda bundan sonra kazanılabilir. Dünyada üst düzey
bayan voleybolu 3.30 m yükseklikte oynanıyor. Buna ulaşabilir miyiz yoksa daha
süratli ve bir oyun sistemi için mi çalışmalıyız. Bunların belirlenip kısa vade
de 2016 Olimpiyatları hedef alınarak hemen çalışmalara başlamalıyız.
-Çok daha iyi bir derece
alabilecek potansiyele sahipken Olimpiyat Oyunlarındaki erken denebilecek
vedamızın nedeni sizce neydi?
İlk
defa katıldığımız olimpiyatlarda bulunduğumuz zor ve bence kötü fikstüre rağmen
takımızdan beklentinin büyüklüğü aleyhimize olduğu kanısındayım.
Oyuncularımızın özellikle ilk iki maçta aşırı motivasyon ve yüklenen sorumluluk
sonucu yaptığı hatalar istediğimiz sonuçları almamızı etkiledi diye
düşünüyorum. Eğer maçları tekrar tekrar izlersek her sayı sonrası aşırı sevinç
nerede ise bir sonraki sayının düşünülmemesi, gibi hatta yeterli fiziksel
dinlenme olmadan bir sonraki sayının oynanmasını getirdi. Basit hata sayımızın
diğer takımlardan fazla olması her sayının önemini bir kez daha ortaya koydu.
Lig sistemi, yabancı oyuncu sayısı gibi konular ele alınırken bu seviyedeki
maçların düşünülerek karar alınması gerekiyor. Teknik heyet ve oyuncuların
üzerindeki her maç için olmak veya olmamak noktasındaki baskı mutlaka
kalkmalıdır. Dedikodu şeklinde yayılan konuların derecemizi etkilemesi ise her
zaman ki gibi kafiledeki herkesin konumu ne olursa olsun kendi konumu dışına çıkarak takıma müdahil
olmaya çalışması, oyuncularla ilişkisi sürpriz olmayan kişilerin aynı tavrı
sergilemesi, oyuncularımızın ve Türkiye'nin emeklerinin daha iyi sonuçlar
alınmasını engellemiş olduğunu gösteriyor.
-Bayan milli takımının,
Erkek milli takımından daha başarılı olmasını nelere bağlıyorsunuz?
1-
Erkek oyuncuların kız oyunculara göre sabırsızlığı nedeni ile teknik ve beceri
öğrenimdeki eksiklik.
2-
Erkek oyunculardaki irsi özellikler nedeni ile geç gelişim uzun boylu
oyunculara gerekli sabır gösterilmemesi
3-
Altyapı çalışmalarındaki yanlış politikalar. Geç gelişim nedeni ile uzun ve
yüksek oyuncuların altyapıda ortadan oynatılması, yerlerine libero kullanılması
nedeni ile Türkiye'de hedf oyuncu adayı olabilecek tüm oyuncuların orta oyuncu
olması.
4-Erkek altyapı da oyuncu seçimleri yapılırken
dünyada üst düzey erkek voleybolunun 3.50- 3.60 m. yükseklikte oynandığının
dikkate alınmaması
5-
Diğer nedenler de altyapı ile ilgili sorunuzun altında var.
- Bayanlarda tüm kategorilerde milli takımları
çalıştırdınız aynı zamanda kulüp takımlarında da yer aldınız, birinin diğerine
göre zorluğu/sıkıntıları var mı?
Milli
Takımda istediğiniz oyuncuyu alırsınız Kulüpte ise bütçenize göre ve rakip
takımların bonservis durumuna göre alısınız.
Milli
Takımda İstediğiniz ortamda istediğiniz salonda, daha iyi çalışma araçları ile
çalışabilirsiniz. Kulüpte ise imkanlarınızla yetinmek zorundasınız.
Oyuncular
Milli Takımda karşılıksız geldikleri için daha verici, Kulüpte ise zorunlu her
şeyi yapmaya
Kulüp
antrenörlüğünde yıllık birkaç uçlu yaygın programla çalışmak zorundasınız.
Milli takım antrenörlüğünde ise daha kısa pik noktası hedefe göre planlanmış
özgün bir programla çalışırsınız.
Milli
Takım antrenörlüğünde daha çok kişi tarafından eleştirilirsiniz
Milli
Takımda hedef turnuva boyunca, Kulüp takımında her hafta adrenalin
yüklenirsiniz.
Bu
listeyi uzatmak mümkün tabii ki...
-Size göre 2+1 yabancı
sınırlamasının voleybolumuza olumlu, olumsuz etkileri neler?
Antrenörlük
hayatım boyunca tüm oyuncularıma yabancılar yüzünden oynayamayan değil
yabancılara rağmen oynayan oyuncu olmalarını öğütledim. Eğer söz konusu olan
Milli takım ise kendi takımında veya ülkesinde yabancıdan üstün olmayan oyuncu
Milli Takımda karşılaşınca mı o oyuncudan üstün olacak. Tabi menajer veya
antrenör nedeni ile hakkı olduğu halde oynatılmayan oyuncuları ayrı tutuyorum.
Ayrıca
bugün için haftada 10-11 birim antrenman yapan takımlarımızda oyuncular haftada
bir maçla gelişecek. Milli takım oyuncu havuzunda 30 oyuncu varsa kaliteli 36 yabancı
oyuncu daha antrenmanlara katılırsa daha kaliteli antrenman ve maçlar
oyuncularımız daha fazla gelişmez mi? Peki çözüm ne Birkaç takımda toplanan
yetenekli Milli Takım oyuncularının diğer takımlara dağılması için gerekli kısa
ve uzun vadeli planlamaları yapmalı ayrıca Gelecek yabancı oyuncuların kalitesi
ve oynadığı pozisyonla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmalıyız. Çok merak
ettiğim bir konu da 2+1 yabancı sayısını seçen Federasyonumuz neye göre hem
erkeklere hem bayanlara aynı kuralı koymuştur. Çünkü herkesin kabulleneceği
gibi Bayanlar başarılı, erkekler başarısız. Ama ikisinde de aynı formülü
uygulayarak başarı arıyoruz.
Ve gelelim
Çalıştırdığınız takıma:)
-1. lige çıktınız ve
yeni sezon için iddaalı bir kadro kurdunuz bu konuda neler söyleyeceksiniz,
yeni sezonda hedefleriniz nelerdir?
En
azından 3 yıllık yeni bir kulüp ve takım olmanın dezavantajlarını, altyapımızın
da yeterli olmadığı ve yeni kurulduğu da hesaplanırsa iddialı bir takım
kurduğumuz biraz sert bir tanımlama olur. Mütevazi bir bütçeyle hem bugünü hem
de 3 yıllık program da yer alacak oyunculardan oluşan bir takım kurduğumuzu
düşünüyorum. Bu seneyi hedeflerimize ulaşırsak sonraki yıllar da üstüne koyarak
ilerleyebiliriz. Ama hem teknik kadroyu oluşturmak hem de ileriyi
tanımlayabilecek bir takım kurmak hedefimizdi. Birkaç eksikle takım kadrosu
kuruldu. Çok güçlü bir teknik kadromuz oluştu.Hedfimiz ligde ilk sekiz içerisinde
yer almak.
-Takımınızda 2 tane
yabancı oyuncunuz var, yabancı oyuncuların transferi gerçekleşirken “onların
yerine genç ve yetenekli Türk oyuncular oynatabilirim” gibi bir düşünceniz oldu
mu? Bir tür TVF lisesi takımı kurabilirdiniz
belki yeniden…
Keşke
yapabilseydik. Hedeflediğimiz iki Türk oyuncuyu alamadık alabilseydik tek
yabancı ile oynayacaktık. Yukarıda da bahsettiğim gibi rakipler senin
güçlenmenden korktuğu için daha baştan engel oluyor. Altyapıyı kurmak için
yaptığımız görüşmelerde herkes Orası belediye seneye seçim var ve kapanacaklar
veya paranızı vermezler, Mehmet Hoca seneye orada çalışmaz gibi çirkin
propagandalar kullandılar. Yani istedik ama yapamadık, yaptırmadılar.
- Yeşilyurt takımının bu
sene yaptığı atılım ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Sizin takımınızla benzer bir
görüntü çizecek gibiler yapı olarak.
Yeşilyurt
takımı yıllardır altyapıda çok iyi oyucuları buldular Şimdi sponsorların
desteği ile takımlarını daha güçlendiriyorlar. Keşke Özge'yi de takımda
tutsalardı. Yeşilyurt ile benzer bir görüntü çizebilmek için bizim de altyapıda
Yeşilyurt seviyesine gelmemiz lazım. Biz Sarıyer Belediyesi Spor Kulübü
Voleybol takımı olarak şu an ancak Yeşilyurt'un doğrularını model olarak
alabiliriz.
-Son olarak voleyblok hakkında düşüncelerinizi almamız mümkün mü?
:)
Hepsi
bir seminer konusu olabilecek bu sorularla görüşlerimi paylaşma imkanı
verdiğiniz için ve cesur ve dürüst olarak sürdürdüğünüz politika ile voleybola
katkılarınız için teşekkür ederim
Blog olarak;
Sorularımıza içtenlikle vermiş olduğunuz cevaplar ve hakkımızdaki düşünceleriniz için asıl biz teşekkür ederiz. Yeni sezonda başarılar, güzel sorunsuz, sakatlıksız bir sezon geçirmeniz dileği ile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder