Öncelikle
yılın daha ortasına gelmeden bu kadar çok başarı, kupa, gururlu sporculara
sahip bir ülkede yaşamanın haklı gururu ile övündüğümü belirtmek isterim.
Halkbankası
ve Erkek voleybol tarihinde neler olduğunu hatırlayacak olursak;
1982 de Güney Sanayi Adana 3. olmuş
1992 de Galatasaray İstanbul 4. olmuş
1997 de Netaş İstanbul 2. olmuş
2007 de Halkbank Ankara 3. olmuş
2012 de HALKBANK ANKARA ŞAMPİYON
Yıllardır çabanın, emeğin karşılığı nihayet alındı. 1982’den bugüne kadar elle sayılacak kadar az bir başarı elde edilmiş. Bayanlarda başarıya alışık olduğumuz için belki de bu ciddi başarısızlık dikkatimizi çekmemiş olabilir. Ama yıllardır başarıya kulüp bazında hasret kalan Başkent sanırım bu başarı ile bir nebzede olsa yetinmiştir. Hedef kupa denildi ve hedefi tam 12’den vurdular. İtalya´nın Andreoli Latina takımını 3-2 yenip tarihi bir başarıya sahip oldular. Türkiye voleybol tarihinde bir ilki gerçekleştirip bu kupayı evine götüren ilk Türk takımı oldular. Bunun verdiği gurur, başarı daha bir keyiflidir hem onlar için hem de bizim için.
1992 de Galatasaray İstanbul 4. olmuş
1997 de Netaş İstanbul 2. olmuş
2007 de Halkbank Ankara 3. olmuş
2012 de HALKBANK ANKARA ŞAMPİYON
Yıllardır çabanın, emeğin karşılığı nihayet alındı. 1982’den bugüne kadar elle sayılacak kadar az bir başarı elde edilmiş. Bayanlarda başarıya alışık olduğumuz için belki de bu ciddi başarısızlık dikkatimizi çekmemiş olabilir. Ama yıllardır başarıya kulüp bazında hasret kalan Başkent sanırım bu başarı ile bir nebzede olsa yetinmiştir. Hedef kupa denildi ve hedefi tam 12’den vurdular. İtalya´nın Andreoli Latina takımını 3-2 yenip tarihi bir başarıya sahip oldular. Türkiye voleybol tarihinde bir ilki gerçekleştirip bu kupayı evine götüren ilk Türk takımı oldular. Bunun verdiği gurur, başarı daha bir keyiflidir hem onlar için hem de bizim için.
Kupayı alacağı kesinleşince basın bölümü, sadece
kupa anında yanındaydı sanırım çünkü final öncesinde aynen bu fotoğraftaki
gibiydi!
“Yeteri kadar Ankara seyircisinin desteğini
bulamıyor” diye bir yazı okumuştum; yukarıdaki fotoğrafta BASIN MI yoksa
SEYİRCİ Mİ desteksiz bırakmıştı. Görevi insanlara voleybolu ya da sporu, amaç
ne ise onu duyurup, tanıtıp, okutmak olan görevliler o sırada yoktu 1 kişi
vardı. Ama final olunca oturacak yer bulamıyor basın, aynı şekilde seyircide
burada sorgulanması gereken Ankara seyircisi mi yoksa ilgili gibi görünüp
ekrandan izleyip 2 satır yazan adını da basın görevlisi koyan mı yoksa? Kendi
vurdum duymazken bu kadar rahat eleştirme hakkına sahip olmamalı insan(lar)… Çünkü
Ankara’nın memur kenti olduğu ve hafta içi belirli saatlerde çıkış saatleri
olduğunun bilincinde olmalı. Gündüz 15.00 da oynanan ya da akşam 20.00 da oynanan
maçta seyirci tıka basa olması zaten beklenemez, yinede baya seyirci vardı
dağınık olduğu için az görünmüş olabilir ama fazlaydı salonda bende izledim hem
o maçı hem de öncesinde oynan Maliye maçını izledim. Ankara da her saat salonu
dolduran tek takım Filenin Sultanları yani bayan Milli takımları. Onlara karşı
Ankara’nın farklı bir sevgi ve ilgi boyutu var… O yüzden burada sorgulanacak
seyirci değil basın neredeydi olmalı ilgili basınCI arkadaş. Kupanın neden az zaman da kutlanıp unutulduğunu sorgulamak istiyorsanız şayet gazeteci arkadaş, yukarıdaki fotoğrafta yer alan boş alanların neden dolmadığını sorgulayın;) Ayrıca bir önceki yazıda başkent ilgisiz diyerek bir sonraki yazıda Ankara'nın elit bir seyircisi var yazmanız bu ne alaka bu yaman çelişki dedirtiyor insana:) Karar verin Ankara da yaşayan biri olarak ilgisiz miyim yoksa elit miyim? :) hangi kategoride yer alıyorum sizin tabirinize göre:) Halkbank'ın alacağı dersi öğretirken, sınıfta kalan Galatasaray Daikin ve Eczacıbaşı VitrA için hangi dersi önerirsiniz onuda okusaydık yazınızda fena olmazdı...
Böyle gururlu bir başarıya imza atan takımın
neden bir bayan takımı olmasın ki:))
Avrupa Şampiyonu VakıfBank
Futbol
tabiri ile bir tarih yazılacaksa bunu da biz yazarız diye cevap veriyor resmen
VakıfBank:) Açıkcası Galatasaray Daikin organizasyon olarak sınıfta kaldı. Tek
bir şeyi iyi başarmış o da pipolu kitlesine çok iyi vip yeri ve bilet ayarlayıp
satmış. Farklı görsel showlar filan bekledim. Fenerbahçe’ye nispet yapar gibi
projeler planlanıyordur diye düşündüm ama sanırım sadece ben düşündüm:) Öyle arada
bir bağırıp, salona iki afiş asmak ile kupa da kaybettik ama salonda taraftar
olarak kazandık demek ile olmuyor. Adamlar lig de bunu yapmış senin o salonu
uçurman gerekiyordu:)
Fatih
Terim gelmiş destek olmuş eee ne olmuş Aziz Yıldırım her maç geliyordu, Alex
çoğu maçta oluyordu falan filan. Amaç ev sahibi olarak göz kamaştırman lazım. Aşağıdaki afiş futbol stadında açılmıştı hemde final maçı oynandığı anda. Hatta insanların futbol maçı oynandığı anda takımın avrupa maçındaki sonucunu takip etmek için futbolu bırakıp voleybola dalmıştı diye hatırlıyorum...
Buradaki
kıyas beklentinin altınında altında kaldı Galatasaray Daikin. Eminim ilacçı,
bankacı diye tabir edilen takım yönetimi bile daha güzel bir organizasyon
yapardı (fotoğrafları bulamadım ancak, Eczacıbaşı-Vakıfbank final maçında oyuncuların tek tek isimleri ile afişler ayarlayıp seyircilerin elinde havada dalgalanıyordu salonun her yerinde) peki o gönüllü yardımcı olup Galatasaraylı olma kuralı koyup
seçtiğiniz insanların fikirlerini de mi almadınız? VakıfBank’ı sahada yenmek
için trilyon dökmene ya da salona son ses bağıran adamları doldurmana gerek
yok. Takım oyunu oynayıp iyi servis atan, iyi manşet getiren, takıma sahip olmak
yeterli. 7-2 maçı da ibretlik olmadı sizin için... Organizasyonu alırken öyle bir açıklamada bulundular ki dedim herhalde
burada da bir gösteri yapılır, salonda nefes alacak, okuduğunu bile
anlayamayacak bir atmosfer oluşur diye düşündüm ama İstanbul da bile reklam
verilmemiş komedi gibi. Verilmişse de sayılıdır sanırım, sorduğum herkes valla
ben görmedim benim bulunduğum yerde yoktur filan diyordu ee benim olduğum ile
asılacak değil ya demiyorum:) çnk VakıfBank
finale çıkıyoruz diye neredeyse her ile yaptırmışlardı. Galatasaray, futbolda
neredeyse oyuncunun atletini bile afişlere astıracak iken neden voleybolda bu
kadar başarısız bir çalışma olmuş??
Bence artık bırakında voleybolu bilen ve
içinden havasından gelmiş insanlar yönetsin çabalasın. Böyle yaptık demektense
adına yakışır bir emek olur.
Bu
kupa onların analarının ak sütü gibi helal hakkı. Hadi canım tesadüf diyenlere,
bakın arkadaş bu da mı tesadüf bunda da mı rakipler kolaydı der gibi cevap
verdiler bu kupa ve nağmalup sonucu ile. Şimdi herkes Gözde’nin peşinde takım
kadrosuna katmak için yarışıyor. Off off isterdim Beşiktaşım da bu yarış içinde
yer alan takımların içinde olsun ama nerde anca Tülin, Sinem falan filan
herkesin artık bitme ve gözden çıkarma noktasındaki oyuncuları toplasın. Benim turnuva boyunca MVP oyuncum tabi ki
Gözde o kupa helal olsun ona, çabasına:)
Gerçi bizim en büyük transfer atağımız Adnan Kıstak’ın takımdan ayrılması
olur:)) VakıfBank yine kadrosunu korumak isteyecektir ama Gözde de artık farklı
bir ortam hava solumak isteyebilir… Gözde artık VakıfBank ile simgeleşti
olmazsa olmazı diye düşünüyorum. Brakocevic, Glinka, Gözde muazzam bir oyun ile tekrar aynı kupaya
kavuşmanın sarhoşu oldular. İnsan aynı kupayı almaktan sıkılır mı acaba
sormak lazım oyunculara:))))
EczacıBaşı VitrA için söyleyecek çok şey var ancak son 2 sezondur hatta 3
sezondur aynı hatayı yapıyor. Takımın en önemli mevkisinde yanlış kararlar
veriyor. Elif ile olmayacağını anlayıp gönderen hoca Özge’yi alıyor ama
unuttuğu bir şey var Özge, Nilay olmadan hep yarım kalıyor mesela neden 2
kupaya veda etti çünkü bencilliği yüzünden kazanamadı. Oysa
VakıfBank’ın pasörü iken takıldığı yerde oyuna Nilay girip toparlıyordu sonra
yine Özge oyuna devam ediyordu. İşte sürekli bu yüzden kazanıyordu kendisine
Avrupa kupasında en iyi pasör ödülü almasını sağlayan yardımcı arkadaşına
teşekkür edip beraber kazandık demek yerine çalıştım aldım deme bencilliğinde
bulundu. Oysa sormak lazımdı kendisine 7-2’den maçı çeviren Nilay olmasaydı o
kürsüye nasıl çıkacaktın? Ortada bir başarı varsa bu bireysel değil takım
olarak alınır. Zaten bu branşı diğer sporlardan ayıran en önemli özelliği takım
oyunu oynamaktır. Yoksa futbol gibi al topu kaleye koş gol at değil:) Bunun
bilincinde olmayan her oyuncu kaybetmeye mahkumdur.
Özge'nin kaybetme nedeni bencilliği. Aynı şekilde Fenerbahçe bayan takımında da bu yüzden kayıplar oldu orada da Elif ve Kamil hoca kendi başarısızlıklarının ve düşüncesizliklerinin kurbanı oldu…
Özge'nin kaybetme nedeni bencilliği. Aynı şekilde Fenerbahçe bayan takımında da bu yüzden kayıplar oldu orada da Elif ve Kamil hoca kendi başarısızlıklarının ve düşüncesizliklerinin kurbanı oldu…
Eczacıbaşı VitrA takımında, Neslihan-Poljak-Sokolova
var ve buna rağmen lig kupası mücadelesine kalıyorsun sadece. Oysa lige, tüm
kupalara sahip olacağız diye başlanmıştı…
Her neyse
olan oldu ve yine şampiyon VakıfBank oldu ve o maçı izlerken bende duygulandım
bir önceki aynı finalde salonda o ana şahit olmuştum. O kalabalıkta, uğultulu
baskıda o kupayı 7-2 den almak bence büyük yetenek bir kez daha Nilay’ı ve
takım arkadaşlarını böylesine heyecanlı ve güzel bir anı yaşattıkları için teşekkür
ederim.
Ve gelelim sezona kötü bir
başlangıç yapıp kötü devam eden Fenerbahçe bayan takımına,
3 yanlış; (Kamil Söz+Elif Ağca
Öner+Lindsey Berg)
1 doğru; (Nilay Özdemir) ‘i
götürdü bencilliklerinin sonucunu başarısızlık ile taçlandırdılar. Oysaki takımını
tek bir pasöre emanet etmen yeterliydi yeni pasöre değil orta, smaçör vs.
ihtiyacın vardı. İpek, Gökçen, Duygu, Berenika ne yaptı bu sezon? Ortası
olmayan takım nasıl blok yapsın ya da file önünde duvar örsün?
8-2
geride olan antrenör oyuncu değiştirmek yerine mola alıyorsa ve o molayı da
almak için bu kadar sayı bekliyorsa çok fazla söze gerek yok her şey ortadadır.
Sezon başında yazmıştım Kamil hoca ile zor henüz büyük turnuvaları kaldıramıyor
daha büyüğü için tecrübesiz olur. Bir sürü turnuvaya katılmış, maça çıkmış
olabilir ama yardımcı olmak farklı baş antrenör olmak farklı o yüzden onun için
en hayırlısı yardımcı olarak kalmakmış.
Bank BPS Fakro
takımı ile oynanan final maçında neden tüm oyuncuların değişmesine rağmen pasör
değişmedi? Tüm oyuncuların değişmesine rağmen sonuçta değişiklik olmuyorsa
demek ki sorun pasördedir. Bu kadar final tecrübesi edinmesine rağmen güç
olarak üstün olduğu rakibe karşı nasıl bu kadar kolay teslim oldu. Yedeklerin
yoksa tüm yolları deneyeceksin. Benim düşüncem net arkadaş, aldıysan Nilay’ı
oynatacaksın çnk senin berge değil Eda’nın yokluğunda o açığı kapatacak
yetenekli bir orta oyuncuya ihtiyacın var. Yeni sezonda antrenör de dahil bir
çok oyuncu gidici. Taraftar içinde zor çünkü sürekli kazanmaya, başarıya, net
skora alışmışken 3-2’lik başarıya bile bunada şükür denilecek duruma gelindi…
Uzun lafın kısası bir oyuncuyu mevkisine alırken ona takımı tamamen
emanet edeceksin ki ona göre oynasın ya da yedeğini birbirine rakip olan
oyuncuları alacaksın ki forması için mücadele etsin. Yoksa aman takımdayım
paramı tıkırında işleyerek alıyorum ile bir yere kadar.
Fenerbahçe
takımında o kadar alınmak için alınmış oyuncu var ki mesela yukarda saydığım
oyuncunun eli topa değmemişken neden sözleşme yenilendi işte bunu anlamış
değilim. Eğer taraftara oynama ile oyuncu olunuyorsa o zaman kimse kendini
geliştirmek için yormasın. Açsın kendine sosyal sitelerde üyelik taraftar ile
bağ kursun. Taraftarın gönlü iletiler ile değil başarılar ile kazanılır. Bir
başarı geldiğinde gururla bu benim oyuncum demek daha gurur verici olur. Yoksa
bak kanka sizin oyuncu ne yazmış, ne demiş ile değil…
Umarım
yeni sezonda Türk takımlarımızı bir birine kırdırma saçmalığından vazgeçilir de
bizde o zaman daha çok gurur duyalım. Tekrar tüm başarıları ülkemize yaşatan
takımlara ve oyuncularımıza teşekkür edip, tebrik ederim.
Nice
büyük başarılı kupaların ülkemizde kalması dileğiyle…
Not: Babannemin vefatı nedeni ile
yazımda geç kaldım gecikme için özür dilerim:( Şampiyon olan, dereceli
başarılar alan tüm takımlarımızı tebrik ederim. Ayrıca zaman ayırıp, sonuna kadar okuyan herkese de çok teşekkür ederim.
Saygılar
Ayşegül KAYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder