Carli
LLYOD’u izlemek
Bir dönem Eczacıbaşı’na
transferi gündeme geldiğinde sevinmiştim ancak daha sonra transfer
gerçekleşmemiş ve sakatlığı konuşulmuştu. Belki ileride takımlarımızdan birine
izleme şansı bulabiliriz.
Oyuna girdiği zaman
nasıl fark yarattığını artık herkes görmüştür diye düşünüyorum. Galatasaray
maçında oyunda olduğu zamanlarda oyun çok farklılaştı. Köşeye attığı paslar, ortaya veya 2 numaraya
hızlı attığı paslar çok çok iyiydi. Belki 5 setin tamamında oynamış olsaydı
maçın oyuncusu seçilebilirdi.
Leo
bu maçta iyi oynamadı diyenler
Lobianco’nun oyununu
tartışacak değilim, haddimi biliyorum. Ancak Lobianco’nun sadece bu maçta iyi
oynamadığını düşünenlere şunu hatırlatmak istiyorum, kendisi Türkiye’ye geldiğinden
beri zaten İtalya’daki oyununu asla sergilemedi. Peki, buna rağmen biz onu
neden hala çok iyi görüyoruz? Çünkü maalesef Türkiye’de Leo ile karşı karşıya
geldiğinde O’nun kötü oyun sergilediği zamanlarda bile onunla aynı seviyede
oynayacak Türk pasör yok da ondan. En kötü oyununda bile hepimizi cebinden
çıkartıyor da ondan. En kötü manşetleri mükemmel tekniği ile manşet kullanarak
parmak pas gibi atıyor da ondan. Oyunu ezbere oynamıyor da ondan. Sürekli
antrenöre bakıp nereye atayım demiyor, özgüveni var da ondan. 2003 yılında
Türkiye’de Bayanlar Avrupa Şampiyonası düzenlendiğinde de 23 yaşındayken de
ortalığın tozunu attırıyordu da ondan. Şimdi belki motivasyon eksikliğinden,
belki başka sebeplerden İtalya’da oynadığı oyunun belki yarısını bile oynamıyor,
ancak yine de bu onun çok iyi pasör olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Barbolini’yi
izlemek
Ben bu İtalyan
antrenörleri bir türlü anlamadım gitti. Her geleni başımıza iş açmakla
görevlendirilmiş gibi. Hepsi akıl tutulması yaşıyor Türkiye’ye gelince. Guidetti
dışında ki onun da uzun yıllarını aldı ama başardı, ne bir oyun sistemi ne
kurgusu, bize verdikleri hiçbir şey yok. Galatasaray ve milli takımımızın
başına getirilebilecek en kötü isimlerden birinin geldiğini ısrarla düşünmeye
devam ediyorum. Maçı izleyenler de düşünsünler, sizce oyuna müdahalesi verdiği
taktikler, yapılan transferler ne kadar doğru?
Dün Rabadzhieva’yı izlerken merak ettim, arka alan savunması neredeyse
Mammadova’yı aratmayacak bir oyuncuyu neden aldınız? Bir de üzerine bu oyuncu
manşete sokuyoruz. Diyorsanızki hücum ve bloğundan faydalanmak istiyorum, o
zaman yanına iyi manşet alan iki oyuncu koyacaksınız. Yani Neriman- Nihan- Rabadzhieva
üçlüsü size güven veriyor mu? Maçta birçok sayıyı Bulgar oyuncunun arka alanda
çıkabilecek olan topların çoğunu çıkaramamasından ve çıkan toplarında
değerlendirilememesinden kaybettik. Üzerine de bir sürü hata eklenince sonuç
kaçınılmaz oldu. İtalyan ekip klasik bir İtalyan ekibinin yapacağını yaptı.
Adamlar işin yolunu sistemini bulmuşlar, kim gelirse gelsin makine tıkır tıkır
işliyor, savaşıyorlar. Akıllı oynuyorlar. Ezbere oyun oynama sistemi, Türk
oyunculardan ülkemize gelen yabancılara da hızla işliyor maalesef.
Galatasaray iyi bir
ekip olabilir, ancak Neriman- Nihan- Rabadzhieva manşet üçlüsünün sorunu
çözülmeli. Bir de pasör Gamze, çok iyi iş yaptı maçta. Artık onu da
izleyebiliriz pekâlâ. Rakip takip Llyod’u çıkarıp nasıl yedek pasörü ile setler
kazanıyorsa Gamze’nin de yapamayacağı bir iş değil bu.
Ayrıca Aslı Kalaç’ın
yapamadığı ve Sinem Barut’un yapabildiği şey nedir? Aslı’nın ne kadar iyi bir
oyuncu olduğunu biliyoruz, Sinem’in arkasında kalacak bir oyuncu değil
kesinlikle.
Son
olarak
Galatasaray’ın belki de
motivasyon anlamında bir şeylere ihtiyacı var, iyi voleyboldan önce.
Şampiyonlar ligi ilk maçına çıkmışsın, yeni sezon yüzün gülmeli, mutlu
olmalısın. Ama sanki herkesin üzerinde bir ölü toprağı, panik havası var. Bu da
bizi tek bir sorumluya götürüyor, o da Barbolini.
Sevgiler...
Damla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder