Tanımsal Sorunlar
İstediğimiz başarıyı alamadığımız
her turnuvadan sonra karşımıza çıkan üç durum var.
Birincisi, belirli bir grubun
elde edilen derece her ne ise onu kendi içerisinde başarı olarak görmesi ve
görevde bulunan antrenöre destek vermesi.
İkincisi, konulan hedefe
ulaşılamadığı için bunun hem antrenör hem de oyuncu kadrosu bakımından
başarısızlık olarak nitelendirilmesi ve bundan dolayı hem kadro hem de teknik
ekipte değişiklik olması gerektiğinin düşünülmesi.
Üçüncüsü, benim de içinde bulunduğum
ve kararsız kaldığım durum. Antrenörümüz çok yeni, yıllarca olmadık isimlere
gösterilen şansı ve milli takımın harcanan yıllarını düşündüğümde antrenöre bu
kadar yüklenmemek lazım mı diye düşünüyorum, bir yandan da her hedef turnuvada
hayalleri bir sonrakine öteleyen anlayışı yanlış buluyorum.
Bireysel olarak bakıldığında,
oyuncularımızın tek tek iyi özelliklerini sayabiliriz ancak böyle bir analiz
takım oyunu ile kazanılması mümkün olan bir sporda anlamsız olur. Ayşe iyi
Fatma şöyle iyi, peki onlar bir araya gelince neden istenilen olmuyor? Kendimizi
çok abartıyor olabilir miyiz? Hızlı oynayan takımlar karşısında yapamadığımız
şeyleri, halen post modern voleybol oynayan Rusya’ya karşı neden yapamadık?
Sorun mu var? Gazlayalım
İnternette bu konular üzerine bir
sürü kişi bir şeyler yazıyor. Bazılarını içerik olarak beğenmesem de nerede
yanlış yaptığımızı göstermesi açısından size söylemek istiyorum. Bizim takım
sporlarında maalesef ve maalesef “gazlama” diye kullanılan bir tekniğimiz var.
Dikkat edin burada inanç, istek, takıma güveni kastetmiyorum. “Biz zoru
severiz”, “zoru sevdiğimiz için yenildik ki bir sonraki maç strese girelim de
bakın nasıl oynuyoruz”, “zor bizden sorulur” gibi saçma algılarla takımlar
yönlendiriliyor.
Bu arkadaşlar demiyor ki, “takımımız
bugün iyi oynamadı o yüzden de istediğimiz olmadı, ancak bu yolda yarı final
ve/veya final karşımıza kim çıkarsa zaten yenmek zorundayız.” Yapılan bütün analiz
gazlama tekniği üzerine. Gazlama tekniğinin başarısızlığından sonra bu işin
çözümünün böyle olmadığını anlayacaklar sanırım.
Maalesef Başaramadık
Nihayetinde, kadın milli takımımız kendi içerisinde yeni bir
jenerasyonu ve yeni bir dinamizm yakalayamadığı için son yıllarda başarısız,
her ne kadar takıma genç isimler alınsa da doğru ve etkili şekilde
kullanılmadıkları için kenardan hiçbir katkı alamıyoruz. Bu turnuva boyunca en
büyük eksikliklerden birisi de zaten buydu, kenardaki oyuncular ve oyuna
müdahale açısından sınıfta kaldık.
Maçlar boyunca yaşayacağımız en
temel sıkıntının manşet olacağı apaçık ortada iken kenarda güldeniz dışında
manşet için oyuna sokulabilecek tek bir oyuncunun olmaması da oyuncu seçimi ile
ilgili düşündürttü beni. Şöyle bir takımlarımızı düşündüm ve üzülerek iyi
manşet alan ve aynı zamanda iyi hücum eden bir smaçörlerimizin varla yok
arasında olduğunu gördüm. Ayrıca ciddi anlamda merak ediyorum, pasör Özge’nin
bu kadro ile ne gibi bağlantısı var da apar topar turnuvaya günler kala
katıldı, ne oynamış ki ısrar kıyamet ondan başkası olmadı? Ayrıca Büşra’nın
kadrodan çıkarılışı da çok çirkin oldu.
Sürekli gençleşen bir takımdan
bahsediyoruz, ancak kadroya baktığımızda Kübra dışında ilk 6’da değişen bir şey
yok, işte bu yüzden insanlar bu kadro ile mücadele ettiğinizde iyi bir şeyler
bekliyor. Gerçek anlamda diğer takımlar gibi gençleştirme yapılsa işte o zaman
daha sabırlı, destekleyici yorumlar geleceğini düşünüyorum. O yüzden bu
kadromuz devam ettiği sürece, istersek 10 defa olimpiyat elemesi oynayalım yine
de istediğimiz başarı oranını elde edemeyiz.
Ayrıca, TRT’de futbol maçı gibi
maçı anlatan spiker ve yanında o maçı yorumlayacak hiç kimsenin olmaması da
herhalde herkesin dikkatini çeken bir husus olmuştur.
Sevgiler
Damla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder