Dünyanın tüm voleybol liglerinde
yabancı oyuncu transferleri, yerli oyuncuya göre “nispeten” daha iyi oynaması
gereken ya da beklenen oyuncular içerisinden yapılmaya çalışılır. Kimi zaman o
oyuncular transfer edildikleri takımlara uyum sağlayamazlar ve bekleneni
veremezler, bu çok olası bir durumdur ancak bir oyuncunun bir sezon performansı
çok kötü olduğu halde sözleşmesinin uzatılması, sakat olduğu halde sözleşme
imzalanması ya da sırf menajerlik şirketlerinin etkisi ve baskısı ile
oyuncuların transfer edilmesine anlam veremem hiçbir zaman. Hal böyle olunca
aklıma Türkiye Kadınlar Voleybol Ligine transfer edilmiş ve ne yaptığına bir
türlü anlam veremediğim oyuncular geldi, eminim sizler de oyuncuların
isimlerini gördüğünüz zaman benimle aynı fikirleri paylaşacaksınız.
Senna
USIC; Yorum yapmaya gerek var mı? Bir play-off serisinde
oynadığı maçlar dışında 3 yıl boyunca takıma vermiş olduğu zerre katkı olmadığı
halde ısrarla takımda tutulmuş ve smaçör pozisyonunda Eczacıbaşı’nın ayağına
bağ olmamış mıdır?
Denise
HANKE; Eczacıbaşı’nın yapmış olduğu yabancı
pasör transferlerinin işe yaramayıp yine Asuman’dan başka çarelerini olmadığını
görmek beni çok mutlu ediyor. Ne için transfer edildi, ne oynadı hatırlayan var
mı? Yabancı kontenjanının kullanıldığı bir oyuncu hem de.
Helena
HAVELKOVA; Sakat olduğu bilindiği halde yapılan ve
takıma zerre kadar katkısı bulunmayan başka bir oyuncu daha. Bu tarz vasat yabancı oyuncuların transferleri
yapılırken kendi oyuncumuza şans vermemeleri insanı en çok sinirlendiren şey.
Yimei WANG; Bu oyuncunun Çin milli takımında gördüğümüz oyunu ile ilgili asla bir şey
söyleyemem ancak sakatlıktan çıktığı ve manşet alamadığı bilindiği halde
transfer edilmesi ve sonrasında “bizim takımın sistemine uygun değil” diyerek
oynatılmaması da ayrı bir vaka. Hadi Eczacıbaşı hata yaptı da sonraki sene
İdmanocağı neden bunu bile bile WANG’ı transfer etti.
Darya Chmil ÖZBEK; Bütçesi daha kısıtlı olan takımlarımızın transfer gündeminden hiç
düşmeyen bir pasör, döner dolaşır yine orta takımlarda kendisine yer bulur,
yedekteki Türk pasörlerimizden farkı neydi? Hatırlayan?
Maria
Borisenko: Eczacıbaşı’nın Vesna Citekovic’i
gönderip yerine aldığı Rus orta oyuncudur, Türkiye’de oyna(ma)dığı oyunu
düşünmek dahi istemiyorum.
Olga Savenchuk; Bu oyuncunun kesinlikle menajerinin başarılı olduğuna inanıyorum, yoksa
vasatları oynayan böyle bir oyuncunun ardından Vakıfbank gibi bir takıma
transfer edilmiş olması nasıl mümkün olur?
Erika
Coimbra ve Karina Ocasio; Galatasaray’ın en başarısız smaçör transferlerinden ikisi olmaya aday.
O dönemde takıma ne gibi katkıda bulundular? Aklıma bir tane bile smaçları
gelmiyor, gözümde canlanamıyor.
Yuliya Bogmatser; Nilüfer Belediyesi’nin 2010-2011 yılı pasör transferi. Dediğim gibi,
orta halli takımlarımızın izlemiş olduğu “yabancı pasör” transferlerinden bir
tanesi daha.
Alica Szekelyova ve Oleksandra
Peretiatko ; Aynı şekilde
birer pasör daha, TED Ankara Koleji’nden…
Ana Lazarevic;
Yeliz gibi altyapısından yetiştirdiği bir oyuncusunun kıymetini bilmeyip, şımarık
bir Sırp oyuncudan medet uman Beşiktaş’ın yapmış olduğu harika bir transfer
daha sizlerle.
Yazarken biraz da düşüncelerimi
belirteyim istedim zira listelerken bile içim sıkıldı kendi yarattığımız oyuncu
karmaşasından. Özellikle Ukrayna, Bulgaristan, Özbekistan gibi ülkelerden gelen
oyuncuların transfer süreci ile ilgili süreci takip etmek zor değil, özellikle
transfer edildikleri dönemde İlbank, Yeşilyurt, Beşiktaş, gibi takımların
kadrolarına bakın, illaki bir Ukraynalı, Moldovyalı vs oyuncu bulmanız zor
olmayacaktır. Bu tarzda, yerli oyuncumuzun önünü kapatacak derecede iyi
olmadığı halde orta halli takımların ilk 6 altısında zaman zaman 3 yabancı
kotasını dolduran oyuncuların transferi illaki bir maddiyat kısıtının sonucu
ama diğer yandan da kimse kusura bakmasın borusu öten menajerler. Yukarıda
yazdığım isimlerle kısıtlı olan oyuncular değil bunlar, isteyenler takımların
oyuncu kadrolarına yıl yıl bakabilirler o zaman ne demek istediğim belki daha
da iyi anlaşılacaktır.
Bu yazdıklarımdan yabancı oyuncuya
karşı çıktığım anlamı oluşmasın. Sadece takımların gerçek anlamda ihtiyacı olan
yabancı oyuncuların alınmasına taraftarım. Bu hem yerli hem de yabancı
oyuncular için geçerli aslında. Yıllarca vasat bile diyemeyeceğim oyuncuların
arkasında bekleyen ve o yabancılardan daha yetenekli genç yerli oyuncuların
oynatılmamasında hangi taraf kazançlı çıkıyor? Bunu bir düşünsünler. İller
Bankası yıllarca, alt yapıdan yetiştirdiği yerli oyuncuları ile birkaç tane de
iyi yabancı oyuncu alarak lige renk katmadı mı? Peki, son yıllarda değişen ne
oldu da bunu yapamadıkları gibi bu sene büyük bir ihtimalle 2. Lige düşecekler?
Yıllardır 1.Ligin değişmez takımının ya da takımların neden bu hale geldiğini
görmek ileri düzeyde voleybol bilgisi gerektirmiyor
Yukarıda belirttiğim oyuncular sadece
hafızamı zorladığım zaman hatırladıklarım, bir de ismini hatırlamadıklarım var.
Tabii ki bu yazıyı Türk oyuncular için de pekâlâ hazırlayabiliriz, ancak henüz
ligin bitmemiş olması nedeniyle yazmak istemiyorum, ancak aklımda yer edinen ve
altyapıdan yetiştirdiği veya bir şekilde takıma transfer ettiği genç
oyuncularını oynatmayarak veya her daim takıma sonradan “torpilli” oyuncuları
transfer ederek oyuncularını öğüten ve bu konuda istikrarı mevcut yegâne
takımlarımızdan biri Beşiktaş… Diğerleri de sonraki yazılarda…
Sevgiyle kalın…
Damla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder