Şampiyonlar ligi finalinin bu
sene ülkemizde yapılacak olması tabii ki çok güzel bir olay.
Galatasaray DAIKIN’e bu
organizasyonu ülkemize alma başarısını gösterdiği için teşekkür etmek gerek.
Çok uzun yıllardır böyle bir platformda maç yapmamışlardı.
Bu gelişmeler iyi hoş ama ben
CEV’in organizasyonlarından hiç hazetmiyorum. Artık belirleyici kriterlerin ne
olduğunu anlamıyoruz.
Ben Galatasaraylıyım, peki şimdi
biraz öz eleştiri yapalım. Normal şartlar altında yarı finale kalan 4 takım
arasından ev sahibi seçimi yapılsaydı, Galatasaray o takımlar arasında yer
alabilir miydi? Çok zor…
Neden zor?.. Çünkü bu tarz
organizasyonlar süreklilik ister, takımda yıllarca bu platformda oynamış
oyuncular olsa dahi yine de bu katılımın sürekliliği gerekir ve başarı çıtasını
buna göre koymak gerekir diye düşünüyorum. O yüzden Galatasaray’ın bence
hedefi, “şampiyonluk” nidaları atmak yerine edilebilecek en iyi derece
olmalıdır.
Mevcut oyunları itibariyle
Vakıfbank’ın karşısında çok fazla rakip olacak takım göremiyorum. Olurda Eczacıbaşı kim olduğu hatırlar ve
oyuncular ona göre oynarsa, bir de buna oyuncu seçimlerinin sadece antrenöre
bırakılması eklenirse, işte o zaman sahneye Eczacıbaşı da çıkar. Vakıfbank
şampiyonlar liginde önemli maçlarda Glinka-Brakocevic ikilisini birlikte
oynatıyor. Henüz bundan yararlanan takım çıkamadı. Lig maçında Eczacıbaşı
pasörünü değiştirip servislerin yönünü değiştirince ucundan kenarından
tutturabilmişti işi. Tabiki sonra Micelli Özgeyi yeniden oyuna alınca her şey
eski şeklinde dönmüştü.
Galatasaray ise maalesef yaptığı
oyuncu seçimleri ile Vakıfbank’a şu aşamada üstünlük kuracak kapasiteye sahip
değil. Maalesef dememdeki sebep, paraların yanlış yerlere harcanıp boşa
gitmesi. Yoksa Vakıfbank’ın başarısıyla da gurur duyarım elbette. Takım
Necla-Neriman-Selime/Molnar üçlüsü ile manşet almaya çalışıyor. Sano takıma
eklendi bilemiyorum smaçörler ne ölçüde rahatlayacak. Molnar’ın tercih
edileceğini düşünürsek sakatlığının ve eğer başka sebepler varsa onların da
etkisi ile zaten kız en kötü sezonlarından birini geçiriyor. İş Neriman ve
Calderon’a kalıyor. Bu fantastik yapının içerisinde Gioli’nin çaprazdan oynayıp
manşet alması da eklenirse o zaman evlere şenlik maçlar bizi bekliyor
demektir..
Demem o ki, Galatasaray daha iyi
yerlere gitmek için bir şeyler yapmaya çalışıyor, ancak bu iş doğru oyuncuları
seçmeden olmaz. Molnar ve Sano’ya
vereceğiniz paraya veya ederi her ne kadar ise Osmokrovic’i alıp,
liberoda Derya’yı oynatsaydınız şu anda takım yapınız çok daha farklı olurdu.
Bir de Gioli yerine, ki geçmişine ve kariyerine saygım sonsuz, içi geçmemiş bir
orta oyuncu almış olsaydınız…
Her şeye rağmen, bu dörtlü
finalin takım açısından güzel bir deneyim olacağını düşünüyorum. Tabiki maçlar
oynanmadan kazanılmaz, önceden tahmin edilen sonuçlardan farklı şeyler çıkması
her zaman mümkündür.. Bekleyip göreceğiz..
Sevgilerle…
Damla ÜNVER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder