Galatasaray
Daikin - Dinamo Romprest Bucuresti maçını
izleyemedim. Sadece 5. sette konuk ekip 8-6 öndeydi televizyonu açabildiğimde.
Bu skordan sonra izlediğim oyun bana maç boyunca neler olup bittiğini anlamama
fazlasıyla yetti. Üzerine bir de istatistiklere bakınca, görünen köy kılavuz
istemez hesabı her şey apaçık ortada.
Bu tarz skorlara çok şaşıranlara ben de çok şaşırıyorum.
Sebepleri;
1-
Galatasaray iyi manşet alabilen bir takım değil. Dolayısıyla iyi
atılan servislerle yıkılmaları sürpriz değil. Bunu daha önce defalarca yazdık
çizdik. Voleybol otoritesi değilim ancak bazı şeyleri görmek takım içindeki
insanlar için daha kolay olmalı.
2-
Romanya voleybol takımlarını neden hafife alıyoruz? Bunlar bir
zamanın ekolü, voleybolda çok önemli oyuncular yetiştirmişler. Ekol olmasalar
da artık, kesinlikle kötü voleybol oynamıyorlar.
3-
Hatalı transfer politikalarının meyvesini yemeye başladı
Galatasaray. Molnar, sakatlık geçirmiş olmasının da etkisiyle Sırbistan milli
takımında oynadığı oyunun ucundan kıyısından geçemiyor, Neriman’ın manşetleri
de kez kötü, bir de üzerine liberoya Derya yerine Necla’yı koyunca manşet
alınamaz haliyle.
4-
Barbolini de olsa demek ki yabancı antrenörler Türkiye’ye gelince
ilginç işler yapma hevesi içerisine giriyorlar. Gioli’nin çapraz/smaçör
oynatılmaya çalışılması gibi. Mesela Eda’yı koyun her yerde her pozisyonda
oynar, oynadı da. Türkiye’deki birçok manşet alan smaçörden de iyi manşet alır.
Ancak Gioli yeni nesil bir orta oyuncu değil, istediğiniz yere koyup aynı
verimi alarak oynayamazsınız. Barbolini bunu kendi milli takımında da denemişti
gerçi, başarısızlık oranına rağmen ısrarı anlamak güç.
5-
Takımda tekniği çok iyi smaçör yok. Bundan kastım şu, Eczacıbaşı’nda Sokolova, Neslihan,
Vakıfbank’ta Glinka, Fenerbahçe’de Kim tekniği çok iyi oyuncular. Ancak
Galatasaray’da Neriman ve Calderon tamamen güce dayalı oynuyor. Calderonun çok
sıçrayıp sert vurması bence onu teknik bir oyuncu yapmıyor. Eski oyununu göz
önüne alarak Molnar’ın tekniğinin takım içerisinde en iyisi.
6-
Gioli tercihi dışında,
Barbolini’ye çok da bir şey söylenemez çünkü ben bu takımın tamamen O’nun
isteklerine göre kurulduğunu düşünmüyorum. Ze Roberto’nun yaşadığının bir
benzerini yaşıyor şu anda.
Yeni
libero bütün bu sıkıntılara çare olur mu? Bilinmez. Eğer tek bir libero ile iş çözülüyor olsaydı
takımlar en iyi liberoları kapıp yanlarına hücumu çok iyi ama manşeti vasat
oyuncuları koyup sonuca kolayca ulaşırlardı. Demek iş böyle değil.
İşin
üzücü tarafı, takımda böyle bir pasör varken oynanan oyun. Dünyanın en iyi ismi
elinizde, o isme yakışacak Galatasaray’a yakışacak takımın işini görecek bir
oyuncu transfer etmek zor mu? İyi transfer isim transferi değildir. Takımın
ihtiyacı olan pozisyona faydası en çok dokunacak transfer iyi transferdir.
Bu
maçın skoru bana bunları düşündürtmüyor, sonuçta maç kazanılır, kaybedilir işin
doğasında var. Ancak ortaya çıkıp yüksek hedefler koyuyorsanız ona göre
davranmanız gerekir. İşin özü budur.
Sevgiler
Damla ÜNVER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder