11 Eylül 2013 Çarşamba

Hep Aynı Hikaye!

Hep Aynı Hikaye...
Yılladır milli takımın başına biri geliyor, diğeri gidiyor. Yıllarca bizim zamanımız alınıyor, fakat değişen bir şey var mı? Görebiliyor muyuz?
Kesinlikle . Her defasında daha da geri gidiyoruz. Almanya maçı hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki nereden nasıl başlasak zor iş.
Öncelikle şöyle yapalım, soru cevap şeklinde:

Voleybolda temel ilke nedir?

1-Manşeti iyi alacaksın. Alabildiğinin en iyisi en olacak. Biz de şu anda bu görevi kimler yapıyor. Gözde-Gizem-Seda. (Yedekten de Güldeniz ve Birgül)

2-Voleybol kendini geliştirmenin yanı sıra, sana bahşedilen yeteneği de içerir. Yıllardır Neslihan milli takımın pasör çaprazı olduğu için Seda’yı smaçör olarak oynatmaya çalışıyoruz. Olmuyor. Maalesef. Bunu görmek için mükemmel bir voleybol bilgisine sahip olmaya gerek yok. Yap boz tahtası gibi her deneme başarısızlıkla sonuçlandığı için her defasında Seda önce çapraza çekilir, bizim manşet alacak başka iyi, genç oyuncularımız yokmuş gibi yeniden smaçör yapılmaya çalışılır.

3-Bir diğer nokta da Güldeniz madem sakat, ondan minimum faydalanabileceğiz, o zaman onun yerine biraz risk alın ve yerine başka birini götürün. Kim mi olur, Şeyma, Damla, Cansu Çetin vs.. artık bu oyunculara genç tecrübesiz gözü ile bakmayalım. Bu bakış açısı devam ettikçe üzerine bir şeyler koyamıyoruz. Tecrübeli dediğimiz oyuncularla da ne yapabildiğimiz malum değil mi?
Geliyoruz pasöre; Oyun tarzımız nasıl? Bir tarzımız var mı?

1- Oyun tarzımız yok. Bunu söyleyince büyük bir kısım Naz düşmanı ilan ediyor bizi. Defalarca söyledim, bu kızın 15 yaşında oynadığı oyun ile şu an oynadığı oyun arasında dünyalar kadar fark var. Ortadan oynamaktan korkan, orta oyuncularının nasıl top istediğini çözememiş bir pasör var sanki sahada. Büşra mevcut haliyle 2’ye çok çabuk dolaşamıyor, her defasında kızı göz göre göre o mesafeye dolaştırıp topla buluşturmak oyuncuya yapılan haksızlık. Ya arka kısa atacaksın, ya Büşra 2’ye çok çabuk gidecek top geldiğinde zaten orada olmuş olacak ya da 3 numaradan oynatacaksın. Her defasında blok yemesi ya da sayıyı kazandıramaması Büşra’yı çok etkiliyordur eminim. Ayrıca kendisi hakkında inanılmaz bir eleştiri bombardımanı var. Ben halen bu oyuncunun çok değerli olduğunu düşünüyorum. Siz hangi orta oyuncunuzu smaçör olarak da oynatabiliyorsunuz bu devirde? Herkes ben manşet karşılamam işim top öldürmek, smaçör oynamam, şu maçta oynamak istemem, işim sadece blok yapmak vs. derken elimizde böyle bir oyuncu var. Kilosuna ya da bloğa yetişememesine eleştiri getiriyorsanız eğer, Bahar da çoğu zaman aynı pozisyona düşüyor, Ergül de. O zaman demek ki Hoca’da bir yanlışlık var. Büşra hatırlarsanız Fürst ve Poljak arasında en iyi blokör ödülünü çok çok hak ederek almıştı. Bu kız iyi bir oyuncu, hataları varsa da düzeltilmesi gerekiyor. Ayrıca şunu da ekleyelim ki Büşra smaçörlükten orta oyunculuğuna geçmiş değil. Orta oyuncu iken Mehmet Hoca Büşra’yı smaçöre çekti, çünkü Melis Gürkaynak’ın manşeti çok kötüydü smaçör oynaması için yeterli değildi Melis orta oyuncu olunca Büşra da smaçör oldu.

2-Biz ortadan oynamak için elimize “lokum” gibi manşet gelmesini beklerken diğer takımlar ne yapmış bir bakalım. Gerek Grandprix’de gerek mevcut şampiyonada. 3 metre içine düşen, ortalamanın biraz üzerinde olan bir pas artık pekâlâ orta oyununa dönüşebiliyor. Zaten bunu yapamıyorsanız, sizin elinize iyi manşet geldiğinde karşı taraf orta oyununuzu çoktan tahmin etmiş ve bloğu kurmuş oluyor.

3-Almanya maçında, özellikle bazı anlarda pas krizi yaşandı bu aşikar. Bir oyuncu değişikliği en azından denemeye değerdi. Kaybedecek bir şey yoktu o aşamada, zaten maçı kaybediyorduk.

Ama gerek oyuna geç müdahalesi, gerek yetersiz oyuncu değişikliği (gerçi kenardan oyuna gelip de oyunu değiştirecek bir oyuncu yok oyuncu seçimlerinden dolayı) nedeniyle maçı kaybettik. Bundan sonra kazanırız ya da kaybederiz, bilinmez ancak bu milli takım çok fazla iş yapmaz, yapamaz.
Eğer bir imkânım olsa ve kadro seçme şansım olsaydı, aklıma bir sürü isim geliyor. Bunca zaman bu genç oyuncuların yetişmesine imkân sağlansaydı eğer, biz de istediğimiz oyuncuları götürürdük şampiyonaya. Madem bu imkan sağlanmadı, o zaman antrenör azıcık risk alıp deneyecek. Birgül’ü götürecek cesareti kendinde buluyorsa eğer, başka smaçör ve pasör konusunda neden riski alamıyor çok merak ediyorum.

Bu eleştirel yaklaşım, tek bir maç için algılanmamalı. Bu seneki milli takımımızı izleyen birçok insanın bu görüşleri paylaştığına inanıyorum.

Herkese sevgiler…
Damla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder