18 Nisan 2016 Pazartesi

Erkeklerin Dünyasında Kadın Olmak: Gül İLTER

9 Eylül Üniversitesi BESYO bölümünü bitirdikten sonra Köln Spor Akademisinde Spor Sosyolojisi ve Voleybol üzerine master yapan Gül İLTER 10 yıl boyunca yardımcı antrenörlükten baş antrenörlüğe kadar bir çok kademede görev yaptığı Salihli Belediyesi'nden olaylı ayrılmasıyla son zamanlarda gündeme gelse de Tarihin de ilk kez 1. Lige Yükselen bir takımın başında görev yapan bir antrenörü özel yapan ülkemizde 1. ve 2. Ligde mücadele eden onca takımın içerisinde tek "KADIN" antrenör olmasıydı...



Sevgili Gül İLTER'e ülkemizde ki voleybolun durumu başta olmak üzere gündemde olan konularla ilgili sorular yönelttik.



 Klişe olacak ancak voleybolu seçme nedeninizi kısaca anlatır mısınız?

-Voleyboldan önce jimnastik ile başladım hatta Türkiye derecelerim var. Daha sonra voleybol oynamaya başladım. Voleybolu çok seviyorum benim hayatımın en önemli bölümlerinden biri oldu.


Salihli Belediyesi ile yollarınız ayrıldıktan sonra TSYD Ege Şubesince "Yılın Antrenörü" ve Salihli Rotary Kulübünce de "Meslek Ödül" lerini aldınız. Dikkati çekip ödüllendirilen başarınız hakkında neler söylersiniz?


-Öncelikle bu ödüllere beni layık gören herkese teşekkür ederim. Bu başarıların hepsi ekip işiydi. Öyle ki Teknik kadrodan Yöneticisine ve taraftarına kadar herkesin emeği var. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.



Ülkemizde voleybolda altyapıya önem verildiğini düşünüyor musunuz?

-Altyapıya önem verilmiyor dersem emeği geçen insanların ve bu işe hizmet edenlerin hakkını yemiş olurum. Onların emeklerine sağlık. Fakat yeterince verilmiyor diyebilirim umarım altyapıya daha çok önem verilir çünkü taşıma şu ile değirmen dönmez.

Bunun için de özellikle kulüplerin bu yönde gerekli kuruluşlarca sponsor Federasyon vb. desteklenmesi gerekmektedir. Gençlerin bıkmadan usanmadan hırsla çalışması lazım. Ailenin ve kulüplerinde desteği önemli tabii ki. Ve bir bayan antrenör olarak dileğim daha çok bayanların bu kulvarda bulunmaları ve onların voleybolun her kademesinde daha çok bulunmalarını sağlanması ve desteklenmesi.


Voleybolda Türk oyuncuların çoğunluğunda olan ezbere oyun oynamanın nedenleri sizce nedir ve bu nasıl giderilir?


-Kesinlikle iyi antrenörler eşliğinde iyi eğitim verilmesi gerekir. Eğitim herşeyden önce gelir ve tabii ki bıkmadan usanmadan sistemli çalışmak bu işi özünde olması gerekendir.


Geçen sezonun ardından Milli Takımdan Universiade Oyunları için davet aldığınızı ifade etmiştiniz ancak daha sonra görev almadınız neden?

-İşlerimin yoğunluğundan kamplara çok fazla katılamadım. Biliyorsunuz Türkiye 1.ligi ağır bir lig.


Milli Takımdan bahsetmişken geçen sene hedef turnuvalarımız olan Avrupa Şampiyonası Olimpiyat elemelerinde elde edilen sonuçlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Daha iyi sonuçlar alınabileceğini düşünüyorum.


Kadın voleybol milli takımlarının erkek voleybol milli takımlarından daha başarılı olmasını neye bağlıyorsunuz?

-Bayanlar da Güzel bir jenerasyon yakalandı ve sistemli çalışma ile olduğunu düşünüyorum.


Ülkemizde kadın takımlarının aldığı başarı (A takım ve genç yıldızlar vs.) ile voleybol her geçen yıl üzerine biraz daha koyarak yükselmeye devam ediyor. Bu başarıyı en çok hangi etkenlerden olabilir?

-Bayan voleybolunda güzel bir yere geldik. Kulüplerin yaptığı yatırımlar ve başarılar buna iyi bir etken iyi bir profil oluşturuyor. Federasyonunda bunları desteklemesiyle başarı geliyor.


Avrupa'da kulüpler bazında son 7-8 yıldır her yıl zirveye oynayan kulüplerimizin başarısının ülkemiz voleyboluna yansıması yeterli mi?


-Tabii ki güzel başarılar elde ediliyor bunlar küçümsenemez fakat altyapıya önem verip daha fazla Türk oyuncu yetiştirmemiz ve geliştirmemiz gerekiyor. Türkiye de oynayan yabancı sayısına bakın birde yurtdışında kaç tane oyuncumuz var ona bakın.


Duyarlılığınıza için teşekkür ediyorum.

Röportaj: Voleyblok

Harika Kızlar Devam Ediyor!

1.BÖLÜM

Geçtiğimiz hafta sonu İtalya’da düzenlenen dörtlü finallerde Vakıfbank ve Fenerbahçe’nin ikinci ve üçüncü olarak ülkemize dönüyor olması gurur verici. Artık ambargo koyduğumuz Avrupa Kupalarında en önemli ülkelerden biriyiz.

Şampiyon takımın ülkemizden çıkmaması biraz burukluk yaratmış olsa da, bazılarının hafife aldığı Pomi’nin kelimenin tam anlamıyla nasıl baş belası bir takım olduğunu Eczacıbaşı – Pomi maçlarını izleyenler hatırlayacaktır. Çok az hata ve çok iyi pasör ile oynayan klasik bir İtalyan takımı. O yüzden Vakıfbank’ın finalde onlara kaybetmiş olması kimseye Vakıfbank’ın kötü oynadığı için kaybettiğini düşündürtmesin. Vakıfbank da çok iyi oynadı ancak İtalyan takımı da çok iyi hazırlanmıştı.

Beklentiler hep Vakıf – Fener maçı galibinin şampiyon olacağı yönündeydi. Ben şampiyon takım için tahminde bulunamadım ama Fenerbahçe’nin bu defa finale çıkacağını düşünmüştüm fakat Vakıfbank’ın sisteminin sürekliliği bu maçta setlerde geriye düşmelerine rağmen onları öne geçirip kazanmalarını sağladı. Maçtan sonra Abondanza’nın yapmış olduğu açıklamaları şaşırtıcı buldum, kendisi pasların, kenardaki oyuncuların katkısının, servislerinin çok kötü olduğunu söyledi. Bu haberi okuyanlar da şaşırmıştır diye düşünüyorum, çünkü Fenerbahçe’nin yabancı pasörü de, kenarda bekleyen oyuncuları ve attıkları servisler de sezon boyunca sıkıntılı değildi. Vakıfbank’ın iyi oynamasına şaşıran Abondanza’nın aklına acaba kendi takımını bu organizasyon için yeterince iyi hazırlayamamış olabileceği ihtimali gelmiş midir? O da ayrı bir tartışma konusu.

Sonuç olarak, birincilik kürsüsünü alamasak da ikinci ve üçüncü olarak geri döndüğümüz ve güzel geçirdiğimizi düşündüğüm bir turnuva daha bitti, eminim ki gelecek sezonlarda da bu başarılarımız katlanarak devam edecektir. Emeği geçen herkese teşekkür etmek gerekir.

2.BÖLÜM

Sevgili federasyon;

Takım oyunlarında en başarılı olduğumuz bir alanda böyle güzel başarılar elde ediyoruz, oyuncular bunlar için gece gündüz çalışıp emek harcıyor ancak buradan Federasyon’a sormak istiyorum; sizce izlemiş olduğunuz yayın politikası ile özellikle dörtlü finalde takımlarımızı ne kadar desteklediniz? Voleybol siteleri dışında doğru düzgün haber yapan ve bu maçların oynanıp takımlarımızın madalya ile ülkemize döndüğünden kimsenin haberi yok. Sizce neden? Çünkü Avrupa’nın en önemli voleybol turnuvasını kalkıp şifreli bir kanala bütün yıl boyunca verdiniz, hadi bunu yaptınız diyelim bari dörtlü final maçlarını NTV Spor ya da TRT’nin herhangi bir kanalı verseydi de herkes rahat rahat izleseydi. Sözüm ona voleybolu sevdirmeye çalışıyorsunuz ancak bu yayın politikasından vazgeçmediğiniz sürece istenilen seyirce kitlesine asla ulaşamayacaksınız.

Önümüzdeki hafta şampiyonluk maçları başlayacak, aynı şey orada da yaşanacak, bazı maçlar şifreli kanaldan bazı maçlar NTV Spor’dan yayınlanacak. Voleybolun şifreli kanala geçerek yayın yapabiliyor olması için hangi aşamalardan geçmesi gerektiğini burada anlatacak değilim, fakat bomboş salonlarda bir sürü voleybol maçının oynandığı bir dönemde bu şekilde yayın politikası izlemeye devam ederseniz istediğiniz seyirciye ulaşmanız çok zor.

Bu duruma bu kadar tepki gösteriyorum, çünkü kendi ülkemin iki güzel takımı çok önemli bir turnuvada maç yapıyorlar ve bunu izleyemiyoruz. Çok merak ediyorum D-Smart kanalından yapılan yayınları Türkiye’de kaç kişi izledi acaba keşke böyle bir istatistiği paylaşsalar da biz de görsek.


Umarım gelecek sezon izlediğiniz bu yanlış yayın politikasından vazgeçersiniz de bizler de rahat rahat maçları izleyebiliriz.

Sevgiler
Damla

6 Nisan 2016 Çarşamba

Transfer Çöplüğü

Dünyanın tüm voleybol liglerinde yabancı oyuncu transferleri, yerli oyuncuya göre “nispeten” daha iyi oynaması gereken ya da beklenen oyuncular içerisinden yapılmaya çalışılır. Kimi zaman o oyuncular transfer edildikleri takımlara uyum sağlayamazlar ve bekleneni veremezler, bu çok olası bir durumdur ancak bir oyuncunun bir sezon performansı çok kötü olduğu halde sözleşmesinin uzatılması, sakat olduğu halde sözleşme imzalanması ya da sırf menajerlik şirketlerinin etkisi ve baskısı ile oyuncuların transfer edilmesine anlam veremem hiçbir zaman. Hal böyle olunca aklıma Türkiye Kadınlar Voleybol Ligine transfer edilmiş ve ne yaptığına bir türlü anlam veremediğim oyuncular geldi, eminim sizler de oyuncuların isimlerini gördüğünüz zaman benimle aynı fikirleri paylaşacaksınız.

Senna USIC; Yorum yapmaya gerek var mı? Bir play-off serisinde oynadığı maçlar dışında 3 yıl boyunca takıma vermiş olduğu zerre katkı olmadığı halde ısrarla takımda tutulmuş ve smaçör pozisyonunda Eczacıbaşı’nın ayağına bağ olmamış mıdır?

Denise HANKE; Eczacıbaşı’nın yapmış olduğu yabancı pasör transferlerinin işe yaramayıp yine Asuman’dan başka çarelerini olmadığını görmek beni çok mutlu ediyor. Ne için transfer edildi, ne oynadı hatırlayan var mı? Yabancı kontenjanının kullanıldığı bir oyuncu hem de.

Helena HAVELKOVA; Sakat olduğu bilindiği halde yapılan ve takıma zerre kadar katkısı bulunmayan başka bir oyuncu daha.  Bu tarz vasat yabancı oyuncuların transferleri yapılırken kendi oyuncumuza şans vermemeleri insanı en çok sinirlendiren şey.

Yimei WANG; Bu oyuncunun Çin milli takımında gördüğümüz oyunu ile ilgili asla bir şey söyleyemem ancak sakatlıktan çıktığı ve manşet alamadığı bilindiği halde transfer edilmesi ve sonrasında “bizim takımın sistemine uygun değil” diyerek oynatılmaması da ayrı bir vaka. Hadi Eczacıbaşı hata yaptı da sonraki sene İdmanocağı neden bunu bile bile WANG’ı transfer etti.

Darya Chmil ÖZBEK; Bütçesi daha kısıtlı olan takımlarımızın transfer gündeminden hiç düşmeyen bir pasör, döner dolaşır yine orta takımlarda kendisine yer bulur, yedekteki Türk pasörlerimizden farkı neydi? Hatırlayan?

Maria Borisenko: Eczacıbaşı’nın Vesna Citekovic’i gönderip yerine aldığı Rus orta oyuncudur, Türkiye’de oyna(ma)dığı oyunu düşünmek dahi istemiyorum.
Olga Savenchuk; Bu oyuncunun kesinlikle menajerinin başarılı olduğuna inanıyorum, yoksa vasatları oynayan böyle bir oyuncunun ardından Vakıfbank gibi bir takıma transfer edilmiş olması nasıl mümkün olur?

Erika Coimbra ve Karina Ocasio; Galatasaray’ın en başarısız smaçör transferlerinden ikisi olmaya aday. O dönemde takıma ne gibi katkıda bulundular? Aklıma bir tane bile smaçları gelmiyor, gözümde canlanamıyor.

Yuliya Bogmatser; Nilüfer Belediyesi’nin 2010-2011 yılı pasör transferi. Dediğim gibi, orta halli takımlarımızın izlemiş olduğu “yabancı pasör” transferlerinden bir tanesi daha.
Alica Szekelyova ve Oleksandra Peretiatko ; Aynı şekilde birer pasör daha, TED Ankara Koleji’nden…

Ana Lazarevic; Yeliz gibi altyapısından yetiştirdiği bir oyuncusunun kıymetini bilmeyip, şımarık bir Sırp oyuncudan medet uman Beşiktaş’ın yapmış olduğu harika bir transfer daha sizlerle.

Yazarken biraz da düşüncelerimi belirteyim istedim zira listelerken bile içim sıkıldı kendi yarattığımız oyuncu karmaşasından. Özellikle Ukrayna, Bulgaristan, Özbekistan gibi ülkelerden gelen oyuncuların transfer süreci ile ilgili süreci takip etmek zor değil, özellikle transfer edildikleri dönemde İlbank, Yeşilyurt, Beşiktaş, gibi takımların kadrolarına bakın, illaki bir Ukraynalı, Moldovyalı vs oyuncu bulmanız zor olmayacaktır. Bu tarzda, yerli oyuncumuzun önünü kapatacak derecede iyi olmadığı halde orta halli takımların ilk 6 altısında zaman zaman 3 yabancı kotasını dolduran oyuncuların transferi illaki bir maddiyat kısıtının sonucu ama diğer yandan da kimse kusura bakmasın borusu öten menajerler. Yukarıda yazdığım isimlerle kısıtlı olan oyuncular değil bunlar, isteyenler takımların oyuncu kadrolarına yıl yıl bakabilirler o zaman ne demek istediğim belki daha da iyi anlaşılacaktır.

Bu yazdıklarımdan yabancı oyuncuya karşı çıktığım anlamı oluşmasın. Sadece takımların gerçek anlamda ihtiyacı olan yabancı oyuncuların alınmasına taraftarım. Bu hem yerli hem de yabancı oyuncular için geçerli aslında. Yıllarca vasat bile diyemeyeceğim oyuncuların arkasında bekleyen ve o yabancılardan daha yetenekli genç yerli oyuncuların oynatılmamasında hangi taraf kazançlı çıkıyor? Bunu bir düşünsünler. İller Bankası yıllarca, alt yapıdan yetiştirdiği yerli oyuncuları ile birkaç tane de iyi yabancı oyuncu alarak lige renk katmadı mı? Peki, son yıllarda değişen ne oldu da bunu yapamadıkları gibi bu sene büyük bir ihtimalle 2. Lige düşecekler? Yıllardır 1.Ligin değişmez takımının ya da takımların neden bu hale geldiğini görmek ileri düzeyde voleybol bilgisi gerektirmiyor
Yukarıda belirttiğim oyuncular sadece hafızamı zorladığım zaman hatırladıklarım, bir de ismini hatırlamadıklarım var. Tabii ki bu yazıyı Türk oyuncular için de pekâlâ hazırlayabiliriz, ancak henüz ligin bitmemiş olması nedeniyle yazmak istemiyorum, ancak aklımda yer edinen ve altyapıdan yetiştirdiği veya bir şekilde takıma transfer ettiği genç oyuncularını oynatmayarak veya her daim takıma sonradan “torpilli” oyuncuları transfer ederek oyuncularını öğüten ve bu konuda istikrarı mevcut yegâne takımlarımızdan biri Beşiktaş… Diğerleri de sonraki yazılarda…

Sevgiyle kalın…

Damla

23 Mart 2016 Çarşamba

Sevdiklerim-Sevmediklerim!

Bu defa ne yazsam diye düşünürken aklıma birçok takımın beğendiğim ve beğenmediğim şeyleri geldi, ben de onları bir araya getirerek sizlerle paylaşmak istedim. Bir tür “Ligimizin Kolajı” gibi de düşünebiliriz sanırım.

Eczacıbaşı Vitra için;
-Boskovic ve Hande gibi aynı jenerasyon iki oyuncunun ilk altıda birlikte oynaması,
-Hande’ye en önemli maçlarda şans verilmesi ve bunun sürekli olması,
-Neslihan’ın önce kendisine daha sonra işine duyduğu saygının sakatlıklardan etkilenmemesi ve sadece smaç vuran bir çaprazdan her pozisyonda oynayabilen bir oyuncuya dönüşmesi,
-Çok iyi transferlerin yanına o kalitede bir pasör koymayan bir takımın ne hale gelebileceği,
-Neriman’dan çok az faydalanıldığı,
-Üzülerek söylüyorum ki Büşra’yı onun jenerasyonu Rasic ile kıyasladığımda orta oyunculuk vasıflarını her geçen gün kaybettiği,
-Bahar’ın çok yerinde bir transfer olduğu,
-Büyük hatalar yapmazlarsa sezon sonunda şampiyon olma ihtimallerinin oldukça yükseldiği,


Galatasaray için;
-Çok iyi bir takım oyunu oynadıkları,
-Defanslarının çok iyi çalıştığı ve bunda Güldeniz’in önemli bir katkısı olduğu,
-Gamze Alikaya’nın kendisini geliştirdiği ancak köşe bağımlısı bir oyundan halen tamamen kurtulamadığı,
-Sürekli aynı altı ile oynamaları ve kenarda oyuna etki edebilecek oyuncularının olmadığı,
-Centoni’nin bu takıma tam tabiriyle cuk diye oturduğu,
-Nursevil’i her pozisyonda kullanmak yerine pasör ya da smaçör ayrımının yapılarak ona göre transfer yapılması gerektiği,
-Cev Kupası’nda finalde işlerinin zor olduğu ancak takım oyununa devam etmeleri halinde yollarının açık olduğu,


Vakıfbank için;
-Oturmuş bir sistemin güzelliği,
-Libero Gizem Örge’nin takıma çok iyi adapte olduğu,
-Hollandalı smaçörlerin beklenilen etkiyi yaratmadığı,
-Olası bir Volero Zürich kazasının benim için sürpriz olmayacağı,
-Seda Tokatlıoğlu’nun Uzak Doğu deneyiminden sonra çok sessiz ve sönük kaldığı,


Fenerbahçe için;
-Kim’in muhteşem oyununu yıllardır izlediğimizi,
-Polonyalı pasörün hiç zorlanmıyormuş edasıyla attığı temiz pasları,
-Bu sezon üç kupayı da domine edebilecek en güçlü ekip olduğu,
-Gizem ve Merve’nin aynı takımda olmasını doğru bulmadığımı,
-Altyapıdan yıllardır Ezgi dışında A takıma çıkan bir oyuncu olmadığı,


Beşiktaş için;
-Transfer ettiği genç oyuncular için şükrettiğimizi,
-Natalia Hanikoğlu’dan halen ne beklendiği hakkında yetkili birinden açıklama beklediğimi,
-Bu takımı daha ne kadar süre ile kötü yöneteceklerini,


düşünceleri geçti aklımdan.

Sizlerin de bu yönde fikirleri varsa, bizlerle paylaşabilir yorum bırakabilirsiniz.

Sevgiler,

Damla.

9 Mart 2016 Çarşamba

SİYAH'tan önce BEYAZ'a Son Çıkış!

Bu bir BEŞİKTAŞ voleybol yazısı(!)

Takım şampiyonluğa gidiyor, stad yapılıyor gölge etmeyin diyenlere kısa bir hatırlatma; onların giydiği formada BEŞİKTAŞ ARMASI varda bunların formasında yok mu? Rakibinin biri (fb) Cl de oynuyor diğeri de (gs) Cev kupasında oynuyor. Biz ise amatör yönetimin yakın arkadaşına kıyak geçip 4 koca sezon tolerans tanıyıp gözden çıkarıp ligden düşürdüğü takımımızı 2. Ligden çıkarmaya çalışıyoruz…

Her maddi sorunda giderleri azaltalım demenin bahanesi Amatörlerde küçülmeye gidelim bahanesi artık sıktı. Çünkü takımlar zaten küçülme boyutunda!

Defalarca yazı yazıp takımın düşeceğini yol yakınken engel olunması gerekiyor dedikçe her defasında sitede hocaya destek açıklaması yayınlandı ama gelin görün ki takımın ligden düştüğü haberi yayınlanmadı. Hoca aşağıda yer alan sonuçlardan sonra her sezon takıma devam etti taki takımın ligden düşmesi kesinleşince takımdaki görevi bıraktı. Sevgili yönetim, madem Beşiktaş Kadın voleybol takımını başarısız buluyordunuz, bir başarı yok diye açıklama yapıyorsunuz o zaman adama sormazlar mı,


Takımı göz göre göre düşmesine sebep olan Adnan Kıstak’ın karnesi:
2011-2012 sezonunda; 21 Puan ile 9.luk, play off dışında kalıyoruz.
2012-2013 sezonunda; 31 puan ile 6.lık,  play off’ta ilk turda elenme.
2013-2014 sezonunda; 28 puan ile 7.cilik, play off’ta ilk turda elenme.
2014-2015 sezonunda; sadece 13 puan toplayabilip, ligi 11. sırada bitirip play out sisteminde yeterli puanı alamadığımız için ligden düşme.

Yukarıdaki sonuçları almasına rağmen antrenör Adnan Kıstak’ı görevde neden o kadar süre tuttunuz?

Kendisi her zaman kendini başarılı, oyuncuları başarısız buldu nasıl mı? Kendine trollü haber desteği yaptırarak. Altyapıdan çıkan, takıma kiralanan yıldız oyuncuları elinden kaçıran hoca olarak sanırım tarihe geçebilir Beşiktaş voleybol tarihinde… 



Takımın 4 sezonda neler yaşadığını ve neler olduğunu okumak isteyenler,


Şimdi yineliyorum bu takım 4 aydır tek kuruş almıyor eğer takım lige çıkamazsa suçlusu yönetim çünkü, takım kafası rahat gidemiyor finallere!


Yine bir kadınlar günü ve yine 4 aydır maaş alamıyor… 25’te 22 yapan takım tam 4 aydır maaş alamıyor(!)

Şimdi mantıken baktığınızda amatör oyuncuların hepsi 4 aya yakındır maaş alamıyor acaba amatör yöneticilerde maaş sıkıntısı yaşıyor mu yoksa onlar her ay vaktinde alıyor mu? :)


Her neyse gelelim Erkek takımımıza orada da durum içler acısı…
Galatasaray ile derbi maçı oynuyor ve bir sürü hakem hataları oluyor ancak bu duruma itiraz edecek bir tane yöneticimiz bulunmuyor salonda? Böyle önemli bir maça gitmek yerine daha önemli ne iş olabilir acaba?

Bakın bu takım son yıllarda;
*2010-2011 sezonunda ise Beşiktaş bir kez daha ligde tutunamadı ve ligden düştü.
*2011-2012 sezonunu 2.ligde oynayan ve bu ligde normal sezonu namağlup lider bitirerek 1. Lige yükseldi.
*2012-2013 sezonunda lige katılım payını ödemeyen Beşiktaş yönetimi oyunculara şubeyi kapattığını bildirdi.
*2013-2014 sezonunda Beşiktaş, geçen sezon ligde haklarını dondurup 1.lige çıkma hakkından vazgeçtikleri için bu sezon 2. Ligde mücadele etti ve 1. Lige çıkmayı başardı.
*2014-2015 sezonunda Beşiktaş 8. Sırada bitirdi. Play Off etabında Balkan Kupasına katılma hakkı elde etti yeni sezonda.
*2015-2016 sezonunda Beşiktaş Balkan Kupasında mücadele etti ve 4 takımın olduğu bu kupada 3. Oldu. Ligdeki maçlarda ise, 18 maçın 6’sını kazandı.

Kimsenin, öylesine meşgale olsun diye yönettiği bir branş olmaktan kurtaralım… Takımımız her 2 yılda bir 2. lige düşüp tekrar 1. lige çıkıyor. Bu branş hiçbir zaman külfet olmadı. Doğru yatırım yapılmadığı için bu sonuçlar kaçınılmaz oldu. Ara transfer yapılmasına rağmen bir faydası olmadı yine sonuç değişmedi. Belki de teknik ekip için yeni taze kana ihtiyaç var!


Yapın ürün taraftar destek olsun diyoruz ona da gelmiyorsunuz ee siz kendinizde destek olmuyorsunuz ne yapalım söyleyin?

Hani salon yapacağız donanımlı salon projesi yapılmadan önce bu takımların halleri içler acısı rakip önce başarıyı hedefliyor sonra salonları. Hadi futbol için stad bahanemiz hazır peki ya amatörler için salon olmasına rağmen hala başarı yok olan başarıda yok oldu… O yüzden herkes lütfen elini vicdanına koysun ve ona göre düşünsün yargılasın.

Kadın voleybol takımımız finallere kafası rahat gitmesi için maaşların bir kısmı en azından ödensin. Erkek voleybol takımı da kadın takımımız gibi düşmeden henüz şansımız varken bir çözüm bulunsun maçlar için organizasyon vs yapılsın.

Bakın bu takımlar yönetim tarafından umursanmadığı, üvey evlat muamelesi gördüğü için bu sonuçlar kaçınılmaz oluyor. 3 ayda 5 ayda bir maaş ödendiği için…

Ve yine hiç bir şey bitmemişken yazıyorum. Bu defa yanılan ben olayım!!

SAYGIlar
Ayşegül Kaya

12 Ocak 2016 Salı

2.Lig (Bayanlar-Erkeler) Maç Sonuçları, Puan Durumu

Bayanlar 2. Lig A Grubu
Balıkesir B.Şehir Bld.:3- Maltepe Yalı Spor:1 (25-12, 21-25, 25-16, 25-17)
Yeşilbayramiç:3-Manisa B.Şehir Bld.:0 (25-19, 25-15, 25-23)
Beşiktaş:1-Karşıyaka Asrın Grup:3 (25-18, 20-25, 20-25, 22-25)
FVM Işık Ünv. Okulları:3- Arma Yaşam Gençlik:2 (25-18, 25-15, 17-25, 20-25, 15-12)
Arkas Spor:3-Işıkkent:0 (25-14, 25-15, 25-23)
Rota Koleji:3- İstanbul B.Şehir Bld.:2 (21-25, 15-25, 28-26, 25-22, 15-11)

Puan Durumu


Bayanlar 2. Lig B Grubu
Güç Koleji P.v.i.:3-Kazan Bld.:0  (25-23, 25-10, 25-16)
Tvf Spor Lisesi:0-Bolu Bld.:3 (17-25, 11-25, 9-25)
İba Kimya Ted Kolejliler:3-Elazığ İl Özel İdare:0 (25-22, 25-9, 25-21)
Karayolları:2-Numune:3 (22-25, 25-23, 21-25, 25-22, 11-15)
Bartın Polisgücü:2-Ordu Telekom:3 (19-25, 27-29, 25-21, 25-20  , 12-15)
Gümüşhane Bld. G.hane GB:3-Antalya B.şehir Bld.:1 (23-25, 25-23, 25-23, 25-20)
Samsun 19 Mayıs Gençlik Ve Spor:3-Sakarya Hendek:0 (25-16, 25-20, 25-21)

Puan Durumu

Erkekler 2. Lig A Grubu
Okyanus Koleji-Maliye Okulları             
Adana Byz Algomed:3-İstanbul B.şehir Bld.:0 (25-22, 25-15, 25-10)        
PTT:1-Düzce Bld.:3 (25-17, 22-25, 22-25, 16-25 )
Isparta Sportif Gençlik:3-Tofaş Spor:2 (17-25, 25-23, 25-15, 19-25, 15-9)
TFL Altekma:0-Afyon Bld.:3 (14-25, 18-25, 23-25)        
Konya B.Şehir Bld.:0-Anadolu Üniv.:3 (23-25, 16-25, 23-25)       
Seydişehir Bld.   :3-Kula Bld.:1 (25-21, 28-26, 23-25, 27-25)

 Puan Durumu

Erkekler 2. Lig B Grubu
Çankırı Bld. Gençlik-Gümüşhane Torul Gençlik                
Solhan Spor:0-Niksar Bld.:3 (18-25, 20-25, 22-25)            
Hatay B.şehir Bld.:3-Genç Kafkars:0 (25-22, 25-23, 25-17)           
Payas Bld. 2011 :3-Tvf Spor Lisesi:0 (25-14, 25-17, 25-21 )
Melikgazi Bld.:2-Trabzonspor:3 (22-25, 27-25, 25-16, 20-25, 9-15)
Malatya B.şehir Bld.:0-Palandöken Bld.:3  (16-25, 19-25, 20-25)
Erciş Şeker Spor:1-Kahramanmaraş B.şehir Bld.:3 (22-25, 25-22, 12-25, 8-25)

Puan Durumu

11 Ocak 2016 Pazartesi

Maalesef Başaramadık...

Tanımsal Sorunlar
İstediğimiz başarıyı alamadığımız her turnuvadan sonra karşımıza çıkan üç durum var.
Birincisi, belirli bir grubun elde edilen derece her ne ise onu kendi içerisinde başarı olarak görmesi ve görevde bulunan antrenöre destek vermesi.

İkincisi, konulan hedefe ulaşılamadığı için bunun hem antrenör hem de oyuncu kadrosu bakımından başarısızlık olarak nitelendirilmesi ve bundan dolayı hem kadro hem de teknik ekipte değişiklik olması gerektiğinin düşünülmesi.

Üçüncüsü, benim de içinde bulunduğum ve kararsız kaldığım durum. Antrenörümüz çok yeni, yıllarca olmadık isimlere gösterilen şansı ve milli takımın harcanan yıllarını düşündüğümde antrenöre bu kadar yüklenmemek lazım mı diye düşünüyorum, bir yandan da her hedef turnuvada hayalleri bir sonrakine öteleyen anlayışı yanlış buluyorum.

Bireysel olarak bakıldığında, oyuncularımızın tek tek iyi özelliklerini sayabiliriz ancak böyle bir analiz takım oyunu ile kazanılması mümkün olan bir sporda anlamsız olur. Ayşe iyi Fatma şöyle iyi, peki onlar bir araya gelince neden istenilen olmuyor? Kendimizi çok abartıyor olabilir miyiz? Hızlı oynayan takımlar karşısında yapamadığımız şeyleri, halen post modern voleybol oynayan Rusya’ya karşı neden yapamadık?


Sorun mu var? Gazlayalım
İnternette bu konular üzerine bir sürü kişi bir şeyler yazıyor. Bazılarını içerik olarak beğenmesem de nerede yanlış yaptığımızı göstermesi açısından size söylemek istiyorum. Bizim takım sporlarında maalesef ve maalesef “gazlama” diye kullanılan bir tekniğimiz var. Dikkat edin burada inanç, istek, takıma güveni kastetmiyorum. “Biz zoru severiz”, “zoru sevdiğimiz için yenildik ki bir sonraki maç strese girelim de bakın nasıl oynuyoruz”, “zor bizden sorulur” gibi saçma algılarla takımlar yönlendiriliyor.

Bu arkadaşlar demiyor ki, “takımımız bugün iyi oynamadı o yüzden de istediğimiz olmadı, ancak bu yolda yarı final ve/veya final karşımıza kim çıkarsa zaten yenmek zorundayız.” Yapılan bütün analiz gazlama tekniği üzerine. Gazlama tekniğinin başarısızlığından sonra bu işin çözümünün böyle olmadığını anlayacaklar sanırım.

Maalesef Başaramadık
Nihayetinde,  kadın milli takımımız kendi içerisinde yeni bir jenerasyonu ve yeni bir dinamizm yakalayamadığı için son yıllarda başarısız, her ne kadar takıma genç isimler alınsa da doğru ve etkili şekilde kullanılmadıkları için kenardan hiçbir katkı alamıyoruz. Bu turnuva boyunca en büyük eksikliklerden birisi de zaten buydu, kenardaki oyuncular ve oyuna müdahale açısından sınıfta kaldık.


Maçlar boyunca yaşayacağımız en temel sıkıntının manşet olacağı apaçık ortada iken kenarda güldeniz dışında manşet için oyuna sokulabilecek tek bir oyuncunun olmaması da oyuncu seçimi ile ilgili düşündürttü beni. Şöyle bir takımlarımızı düşündüm ve üzülerek iyi manşet alan ve aynı zamanda iyi hücum eden bir smaçörlerimizin varla yok arasında olduğunu gördüm. Ayrıca ciddi anlamda merak ediyorum, pasör Özge’nin bu kadro ile ne gibi bağlantısı var da apar topar turnuvaya günler kala katıldı, ne oynamış ki ısrar kıyamet ondan başkası olmadı? Ayrıca Büşra’nın kadrodan çıkarılışı da çok çirkin oldu.

Sürekli gençleşen bir takımdan bahsediyoruz, ancak kadroya baktığımızda Kübra dışında ilk 6’da değişen bir şey yok, işte bu yüzden insanlar bu kadro ile mücadele ettiğinizde iyi bir şeyler bekliyor. Gerçek anlamda diğer takımlar gibi gençleştirme yapılsa işte o zaman daha sabırlı, destekleyici yorumlar geleceğini düşünüyorum. O yüzden bu kadromuz devam ettiği sürece, istersek 10 defa olimpiyat elemesi oynayalım yine de istediğimiz başarı oranını elde edemeyiz.

Ayrıca, TRT’de futbol maçı gibi maçı anlatan spiker ve yanında o maçı yorumlayacak hiç kimsenin olmaması da herhalde herkesin dikkatini çeken bir husus olmuştur.

Sevgiler
Damla