17 Nisan 2015 Cuma

Play Offlar Başladı

15 Nisan 2015 akşamı Bursa ev sahipliğinde ard arda iki maç izledik play-off serisinin başlaması ile.
Eczacıbaşı Vitra - Bursa Büyükşehir Belediyesi arasında oynandı ilk maç. Bursa takımı elinden geleni yaptı diye düşünüyorum, zaten oldukça moralli oynuyorlar ve kaybedecekleri bir şey yok o yüzden var güçleri ile oynuyorlar. Yalnız, Eczacıbaşı tarafında Şampiyonlar Ligi dörtlü finalinden sonraki yazımda belirttiğim ve Türkiye Kupasında da gördüğümüz ortadan oynamama durumu devam ediyor. Asuman iyi bir pasör, takımını iyi yönlendiriyor ancak bazen yapmış olduğu tercihler oyunu kilitliyor ve orta oyuncularını sadece iki numarada topla buluşturması dışında, 3 numaraya, ya da 3-4 numara arasına kurşun denilen pası çok çok az atıyor. Bu O’nun tercihi mi ya da kenardan mı böyle direktif alıyor bilmiyorum ancak şampiyonluk yolunda orta oyuncuları ile bu kadar az oynarsa işler zorlaşabilir. Nitekim dün koca sette Fürst’e yalnızca 4 tane pas atılmış. Manşetler o kadar da kötü değildi. Ancak arka ortaya oldukça fazla pas attı ki son dönemlerde bu kadar çok arka orta hücumu görmüyorduk bunu da oldukça olumlu bulduğumu söylemeliyim.

Caprara, ilk geldiği zamanlara kıyasla kenardaki oyuncuları ile iletişimini kuvvetlendirdi ve onlardan daha çok faydalanıyor, ancak üzülerek söylemeliyim ki Dilara Bağcı bu fırsatlardan en az yararlanan oyuncu oluyor. Dün Larson manşetlerde çok sıkıştığında arka pozisyonda iken oyuna pekâlâ girebilirdi, aynı şeyi Şeyma için de düşünüyorum. Kaptan Esra’nın kişiliğini, oyununu, tekniğini, blok-out konusundaki uzmanlığını bir kenara bırakıyorum, ancak Eczacıbaşı böyle bir maçta Şeyma ile oynamalıydı Esra ile değil.  Genç diyerek yeterince sorumluluk vermediğimiz her oyuncuyu bu zamana kadar çürüttük, fakat herkes görüyordur ki hem kulüp takımlarımızın hem de milli takımların en önemli ihtiyacıLarson tarzı bir smaçördür, Şeyma bu anlamda çok potansiyelli, niye ondan bir Larson yaratmayalım? Bu arada Bursa BB Belediyesi’nin liberosu Aylin Sarıoğlu’nun performansını oldukça dikkat çekici buluyorum, liberokonusunda oldukça aşama katettik bir dönem takımlarımızın bir numaralı sorunuydu hatırlayın, şu anda çok iyi liberolar yetişiyor.


Bu yıl maç programı ve yayın sebebiyle Nilüfer Belediyesi’ni izleme fırsatım olmadı pek açıkçası. Malum Nilüfer Belediyesinde Gizem Giraygil sakatlandıktan sonra, yeni birpasör transferi yapılmış ve Beşiktaş’tan Cansu Özbay kiralanmıştı. Doğruyu söylemek gerekirse, daha önce izlemediğim için bir fikrim yoktu, Arkas altyapısından yetişip Beşiktaş’a transfer olmuş (kendini Beşiktaş’ın o ortamından ve Adnan Kıstak’ın elinde öğütülmekten kurtardığı için de çok isabetli bir karar vermiş, ayrıca tebrik ediyorum.) ve ara transfer döneminde de Nilüfer Belediyesine. Henüz 19 yaşında, pasör için “genç” dediğimiz yaşta. Paslarını çok dengeli buldum, hani bazen çok zor hareketleri iyi oyuncular yaptığında dışarıdan izlerken çok kolay görünür, attığı paslarda öyle rahat görünüyordu, defansı ve servisi oldukça başarılı. Gerçekten üzerinde emek harcanır ve sürekli oynatılırsa çok kaliteli bir pasör olabilir, bu iş için yeteneği fazlasıyla mevcut. Voleybolun belki de en zor yetişen, üzerinde en çok emek harcanan bu pozisyonu için umarım Cansu’yu oynatırlar. Beşiktaş’ın önü çok çok açık olabilecek çok yetenekli pasörü (ve kendi altyapısından yetişen!) Cansu Aydınoğulları’nı hatırlarsınız şimdi İdman Ocağı’nda ancak zamanında gereken önem ve özen gösterilip önü her daim Pelin Çelik tarafından kesilmeseydi farklı konumda olabilirdi. Uzun lafın kısası Nilüferli Cansu’yu çok iyi buldum, umarım devamı gelir.


Bu kadar pasör aşağı pasör yukarı yazdım durdum. Son olarak Galatasaray Daikin’in pasörü Gamze Alikaya hakkında yazmazsam olmaz. Lobianco ile birlikte oynarken sanırım Lobianco’nun kendisine örnek olmasından dolayı da daha farklı bir oyunu vardı. Mevcut Galatasaray’ın köşelere dayalı bir voleybolu var. Eski Rus ekolünden kalma bir takım adeta, köşelere öyle yüksek toplar gidiyor ki bazen oyuncuların dengesi, topla buluşma zamanlaması bozuluyor ve dolayısıyla hücumları da bozuluyor. Kendilerine yıllar önce koydukları hedefleri tutturmak istiyorlarsa, öncelikli olarak bu hücum düzenini ve post modern voleybolu bırakmak zorundalar. Bu oyun stili Barboli’nin kendi tercihi mi, açıkçası bilmedim çünkü uzun yıllar çalıştığı takımlarda Lobianco vardı ve kendisi bir nevi sahada antrenörlük yapıyordu. Benim gözlemlediğim hem Gamze’nin oyun tarzının artık böyle olduğu yönünde. Yalnız şu da var ki Galatasaray’da Aslı Kalaç’ı ayrı bir yere koymak lazım ama onun dışındaki orta oyuncularından bence hem hücum hem de blok anlamında çok faydalanabildiğini düşünmüyorum. Nilüfer – GS maçında Melis’in yaptığı blokları bu açıdan değerlendirmeye almak çok doğru gelmiyor bana.  Bosetti yerine oynayabilecek bir yerli smaçör ile boşalan yabancı kontenjanını kesinlikle ortadan kullanmakta fayda olacaktır, ya da sezon sonunda Galatasaray köşeye dayalı bu oyunu yıkacak bir transfer politikası izlemeli. Aksi takdirde yıllardır sıkışıp kaldığı bu dördüncülükten kurtaramayacak kendisini.

Sevgilerimle
Damla

11 Nisan 2015 Cumartesi

Nereden Nereye; Avrupa’da Finalden Kümeye!

Ne olursa olsun, bayan voleybol takımımız küme düştü evet ama daha erkeklerin oynayacakları maçları bitmemişken şube kapatılacak açıklamaların yapılması ne kadar etik sizce? Futbolda antrenör veya futbolcu transferi haberi yapıldığında hemen yalanlama haberi yayınlanırken neden amatör branşlar söz konusu olunca bu kadar kolay gözden çıkarılıyor?

Takımı göz göre göre düşmesine sebep olan Adnan Kıstak’ın karnesi:
2011-2012 sezonunda; 21 Puan ile 9.luk, play off dışında kalıyoruz.
2012-2013 sezonunda; 31 puan ile 6.lık,  play off’ta ilk turda elenme.
2013-2014 sezonunda; 28 puan ile 7.cilik, play off’ta ilk turda elenme.
2014-2015 sezonunda; sadece 13 puan toplayabilip, ligi 11. sırada bitirip play out sisteminde yeterli puanı alamadığımız için ligden düşme

Geçen sezon Kulüp Başkanımız Fikret Orman, Challenge Kupası alınırsa Neslihan Demir'i transfer etme sözü verdi.
Zarechie Odintsovo maçı için Beşiktaş Kadın Voleybol Takımı ile birlikte Moskova'ya giden Başkan Fikret Orman oldukça keyifliydi. Orman, yolculuk sırasında takımın antrenörü Adnan Kıstak'a "Şampiyon olun, size Neslihan'ı alayım" dedi. Kıstak ise "Zor bir rakiple oynayacağız. Ama kulübümüze Avrupa Şampiyonluğu kazandırmak istiyoruz. Bunun için her şeyimizi ortaya koyacağız" karşılığını verdi.
Neslihan Demir, geçen sezon Eczacıbaşı Vitra’dan yıllık 500.000 € kazanıyordu, en az 500.000 €’ya alınacak Neslihan Demir, Beşiktaş’a yük olmayacak da, ikinci ligte şampiyon olacak bir kadro kurmak mı Beşiktaş’a yük olacak?

Bu sezon Kulübün 2. Başkanı;

‘Şube kapatmak kaçınılmaz’
Bu sezon futbol şubesi dışında kulübün sıkıntılı sonuçlar alması, yönetimi hareket geçirdi. Bu durumun kendilerini üzdüğünü söyleyen Beşiktaş İkinci Başkanı Çebi, “Bu konuda çok sıkıntılıyız. Voleybola yılda 5 milyon TL harcıyoruz ama dönüş sıfır… Ayrıca kadın voleybol takımımızın küme düşmesi bizi çok üzdü. Devletten de bu konuda teşvik yerine vergi baskısı görüyoruz. Şube kapatmak artık kaçınılmaz hale geldi” yorumunu yaptı.

Başarı olunca Yıldız getirme vadi, ligden düşünce para derdine düştüler yorumu…

Siz daha branşın kapandığını cesaret edip resmi sitede yayınlayamazken hangi hak ile branşı kapatıyorsunuz? Tabi yayınlanınca takım neden düştü diye sorgulanıp o 5 M nereye harcandı diye sorgulayıp gerçek rakamları ortaya çıkarırlar diye bir korkunuz mu var?

Sponsorluk antlaşması yapılan Bahçeşehir Üniversitesi neden sponsorluktan çekildi?



Bahçeşehir Üniversitesi, Beşiktaş Kadın Voleybol Takımı'na Sponsor Oldu. Takım 2012 - 2013 sezonunda "Beşiktaş Bahçeşehir Üniversitesi" adıyla Ligde mücadele edecek.
Spora ve sanata desteğini sürdüren Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ile Türkiye’nin köklü spor kulüplerinden Beşiktaş J.K. güçlerini birleştirdi. Bahçeşehir Üniversitesi ile Beşiktaş Kadın Voleybol Takımı arasında imzalanan sponsorluk anlaşmasıyla Beşiktaş Voleybol Takımı 2012 – 2013 sezonunda, Beşiktaş Bahçeşehir Üniversitesi Voleybol Takımı ismiyle Türkiye Bayanlar Voleybol Ligi’nde mücadele edecek.

Sormak istiyoruz, öğrenmek istiyoruz:
Neden suçu oyunculara atıyorsunuz sizler Yönetici olarak bu takım için ne yaptınız?
Erkek Voleybol takımının maçlarında yer aldınız mı?
Sakarya da önemli maçlara çıktığında takım, oyunculara destek olmak için onların yanında, salonda hangi yöneticiler yer aldı?
Takımın ligden düştüğünü resmi sitemizde yayınladınız mı?



Branşı kapatabiliriz sinyali vermek demek biz bu işi yapamıyoruz ve bu nedenle kapatmak zorundayız demektir. Branş kapatarak, arada bir maça gelip protokolde maç izleyip maç bitti düdüğünü duymadan salondan ayrılmak ile yönetici olunmaz. Oyuncusu para alamazken önceliği kendi yönetici maaşlarına vermez. Takım 8 maçtır yenilmesine rağmen resmi sitede bu sonuçları alan antrenörün arkasında durduğunu gösteren haberler yayınlatmaz.

Sevinmek için sevmedik herhalde sadece futbolda geçerli. Baksanıza her yenilgi sonrasında bu hikaye devam ediliyor futbolda da deli paralar dönüyor ama kupa yok onun karşılığı alınıyor mu?

Maça gittiniz mi ki branş hakkında yönetime yükleniyorsunuz diyenler;
Maça giden ya da gitmeyen ne fark eder ortada bir yanlış var ona bakarsanız voleybol ile ilgisi olmayanlarda voleybol yöneticisi oluyor?

O yüzden hikayeyi bırakın;
Voleybol branşı için yapın bir proje sahip çıkalım doğru yatırım yapılsın hedefi olan kadro kurulsun ahbap ilişkisi ile antrenör, oyuncu, menajer alınmasın.

Varsa cesaretiniz atın bir adım?


Her doğru adımınızın yanındayız, gelin bu takımı hak ettiği yer olan 1.Lige tekrar beraber çıkartalım. Hadi!

7 Nisan 2015 Salı

Harika Kızlar!

Ne hafta sonuydu ama bol heyecanlı ve müthiş maçlarla dolu.

İnsan çok gururlanıyor, her iki takımımızı da ne kadar tebrik etsek az. İllaki birisi şampiyon olacaktı ve o da bu sene Eczacıbaşı Vitra oldu. Çok iyi çalışmanın, eksik yerlere doğru transferler yapmanın ve bence en önemlisi takım olabilmenin sonuçlarını aldılar bu hafta sonu. Müzedeki eksik kalan kupa da böylece tamamlanmış oldu.


Bu kadar güzel bir atmosferden ve mutluluktan sonra insanın maçın gidişatı hakkında yazacak bir şey kalmıyor artık. Yalnızca dikkati çekmek istediğim şey Nilay  (Asuman) – Gözde Yılmaz üçlüsünün takıma ne denli faydalı olduğudur. Nilay ve Gözde oyuna girdikten sonra bir oyuncunun pozisyonunda yapabileceği ne varsa hepsini yaptılar. İki gün genelinde, Eczacıbaşı’nda aksayan orta oyunu da olmasaydı skorlar çok daha farklı olabilirdi.  Orta oyuncuların daha önceki maçlarda olduğu gibi skorer olamaması sorununu, Eczacıbaşı takım olmayı başararak, kenetlenerek gerçekleştirdi. Her oyuncunun bu kupada çok emeği var ancak,  tekrar tekrar söylemek lazım, Gülden Kuzubaşıoğlu, müthiş bir karakter ve müthiş bir oyuncu. Türkiye’nin en iyi liberosu ve ileride de gelmiş geçmiş en iyi liberosu olarak anılacağına eminim. Bir oyuncu için bundan daha büyük gurur olamaz diye düşünüyorum.


Bu başarı yıldız oyuncularla dolu olan takımların ancak takım oyunu oynadıklarında başarıyı getirebileceklerini bir kez daha gösterdi. Yıllardır bunu zaten Vakıfbank yapıyordu ancak artık Eczacıbaşı Vitra da başardı. Vakıfbank’tan söz açılmışken, hem yarı final hem de üçüncülük maçında Robin de Kruijf ve Vasileva transferlerine gerek var mıydı diye bir kez daha düşündüm, özellikle de Kübra oyuna girdiğinde.  Gelecek sezonun transferleri hep dörtlü final sonrası şekillenmeye başlar, o yüzden Vakıfbank’ın da bu konuda düşüneceğini sanıyorum. Eczacıbaşı’nın da Larson ve De La Cruz’u takımda tutmasını umuyorum.


Şimdi başarıyı kutlama, tadını çıkarma zamanı ancak malum lig ve Türkiye kupası maçları devam ediyor.  Tam bir hafta sonra Ankara’da kupa maçları var. Oyuncular için çok zor bir durum, o coşkuyu yaşayıp üzerinden bir hafta bile geçmeden gelip kupa maçı oynamak. Federasyonun maç takvimi konusunda biraz daha duyarlı olmasını bekliyorum.

Hafta sonu gururumuz Vakıfbank ve Eczacıbaşı ile birlikte dörtlü finalde yer almasını sonuna kadar hak eden ama kurallar gereği Vakıfbank ile eşleşen Fenerbahçe ve Galatasaray Ankara’da Türkiye Kupasını kazanmak için oynayacak.  Polonya’da gördüğümüz muhteşem seyirci kalitesini, hafta sonu Ankara’da görmek dileğiyle, herkes salonlara…

Sevgiler
Damla

1 Nisan 2015 Çarşamba

Amatörce Yönetim Beşiktaş'ı Ligden Düşürdü!

Sadece ve sadece gerçekleri okumak isteyen taraftarlar için yazılmış bir BEŞİKTAŞ VOLEYBOL yazısıdır!

2011-2012 sezonunda göreve başlamış,
Göreve geldiğinde takımdaki mevcut oyuncular,
Cansu Aydınoğulları, Gülşah Olçay, Gizem Sancak, Yeliz Askan, Hilal Yabuz, Sinem Barut, Duygu Sipahioğlu, Pınar Eren
Aldığı oyuncular,
Zülfiye Gündoğdu, Tanya Sabkova (BUL), Şeyma Ercan, Olena Gashuka Samsonova (UKR), Özlem Özçelik, Tuğçe Ergenç

Bu oyuncular ile sezonu 21 Puan ile 9. Sırada tamamlıyoruz. Play Off etabı dışında kalıyoruz.

2012-2013 sezonunda göreve başlamış,
Yeni sezonda takımdaki mevcut oyuncular,
Sevcan Eyi
Aldığı oyuncular,
Çağla Akın, Seda Eryüz, Ece Hocaoğlu, Aslı Köprülü, Yağmur Koçyiğit, Natalia Hanikoğlu, Tereza Rossi Matuszkova (CZE), Ana Lazarevic (SRB), Gabriela Koeva (BUL), Dicle Nur Babat, Fatma Sinem Karamuk, Tülin Altıntaş, Funda Bilgi

Bu oyuncular ile sezonu 31 puan ile 6. Sırada tamamlıyoruz. Play Off etabında ilk turda elenip sezonu kapattık.

2013-2014 sezonunda göreve başlamış,
Yeni sezonda takımdaki mevcut oyuncular,
Seda Eryüz, Natalia Hanikoğlu, Tülin Altıntaş, Gabriela Koeva (BUL), Dicle Nur Babat 
Aldığı oyuncular,
Seda Türkkan, Paula Yamila Nizetich (ARG), Selime İlyasoğlu, Ceyda Aktaş, Marina Tumas (BLR), Nilay Konar, Naz Döner, Dilek Kınık, Ayça Naz İhtiyaroğlu

Sezonu 28 puan ile 7.Sırada tamamlıyoruz. Play Off etabında ilk turda elenip sezonu kapatıyoruz.
2014-2015 sezonunda göreve başlamış,
Yeni sezonda takımdaki mevcut oyuncular,
Seda Türkkan, Natalia Hanikoğlu, Selime İlyasoğlu Hot, Gabriela Koeva (BUL), Ayça Naz İhtiyaroğlu
Aldığı oyuncular,
Cansu Özbay, Pelin Çelik Emniyetli, Nazlı Alkan, Cansu Çetin, Miniriye Erdoğan, Elif Başaran, Gina Mambru, Seray Altay, Dilara Dağyar, Sinem Barut, Lynda Morales, Melike Çınar, Miniriye Erdoğan

Takımdan ayrılan genç yıldızlar; Cansu Aydınoğulları, Gülşah Olçay, Tuğçe Ergenç, Şeyma Ercan, Dicle Nur Babat, Ceyda Aktaş, Cansu Özbay,

Yukarıda yer alan genç yıldız isimleri, bizde oynarken elimizden kaçırdığımız şuan takımlarında çok iyi performans sergileyen oyuncular.

Başarılı olduğu için sözleşmesi yenilendiği ifade edilen Adnan Kıstak;
2011-2012 sezonunda; 21 Puan ile 9. Sırada tamamlıyoruz Play Off etabı dışında kalıyoruz.
2012-2013 sezonunda; 31 puan ile 6. Sırada tamamlıyoruz. Play Off etabında ilk turda elenip sezonu kapattık.
2013-2014 sezonunda; Sezonu 28 puan ile 7.Sırada tamamlıyoruz. Play Off etabında ilk turda elenip sezonu kapatıyoruz.
2014-2015 sezonunda; Ve sezonu sıralama olarak 11. Sırada bitirip play out sisteminde yeterli puanı alamadığımız için ligden düştük.

Belki de takımı en çok eleştirenlerin başında geliyorumdur ama bu oyuncular sahipsiz değil bunu bilsin herkes! Öyle takımın ligden düştüğü haberini bile yayınlama cesaretinde bulunamayanların çıkıp takım olamadılar düştük diye açıklama yapmasına da sessiz kalamam sahipsiz değil bu oyuncular. Düşmelerine neden olanda sizin kalması için onay verdiğiniz antrenör neden oldu. Takımdan gitmiş olması bu işten sıyrılmış olduğu anlamına gelmiyor. Her sezon takımı yeniden kurarken neden demediniz yahu hoca her sene takımı yeniden kuruyorsun bunlar nasıl alışacak bir birine nasıl takım olacak demedin de şimdi mi sormak aklına geldi?

Ortada bir suçlu varsa o da Adnan Kıstak 1 yıl sakat olan oyuncu ile yeni sezonda sözleşme yenileyen, takım bulmakta zorlanan en önemli mevki olan pasörlük mevkisinde takım bulamayan oyuncuyu takıma alması, yabancı kıstası neye göre alındığı-gönderildiği belli olmayan, takımda ağır ve kontrolsüz antrenmanlar sonucu sakatlanan oyuncular, takımda kalmak istemeyen genç oyuncular, her sete her maça 3 pasör ile çıkan vs böyle sayısız sorunlara imza atmış bir hocanın zaten sezonun ortasında aldığı sonuçlarla bırakıp gitmesi bir şeyi değiştirmezdi. Alınan final sonucu başarı sayılıp devam kararı almaları zaten başlı başına hataydı. Üstüne alınan kötü sonuçları ve yapılan olumsuz eleştirileri örtbas etmek için twitter da sahte yorum yaptırılıp kendini başarılı göstermesine hiç değinmiyorum zaten…

Geçen sezon Cev Challenge Cup’ta final oynamak yönetimi çok etkilemiş olsa gerek zira ligi 7. Bitiren takımın yapabileceği, gücünü lig sırlamasından anlamak yerine kaldığı finalden başarılı bulup devam kararı almak resmen şuan ki durum için intihar gibiydi. Finale kalmak zor mu şuan Bursa B. B takımı da finale kaldı? Küçümsemek anlamında değil sadece bu kupada finale kalmak çok zor bir başarı, artı çaba gerektirmiyor sanki…


Gelelim açıklamaya;

“Beşiktaş Kulübü Amatör Şubelerden Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Erdal Karacan, kulübün bunu yaşamaması gerektiğini belirterek camiadan özür diledi.”
 “Alınan sonuçta sakatlıkların da etkili olduğunu kaydeden siyah-beyazlı yönetici Karacan, "İki gün içinde 4 ciddi sakatlık yaşandı. Bunlar hafif sakatlıklar değil, sezonu kapsayan sakatlıklardı. Oyuncularla sık sık görüşüldü. Kazanmamız gereken çok önemli maçların hepsini kaybettik. Sakatlıklar ve yapılan transferler sonucunda takım olamadılar" ifadelerini kullandı.”

Kendisi, takım olamadılar derken acaba yönetici olarak takım adına ne yapmış? Kendi evin olan Akatlar da tanınmış hakem bile size, kimsin sen diye soruyorsa, sizi tanımıyorsa burada durup kendinizi sorgulayınız. Takım olamadılar derken sizde doğru yönetici olabildiniz mi acaba? Yukarıda tabloya baktığınız zaman hiçbir başarı yokken hadi başarıyı geçin sıralamada ilk 5’e girememiş bir takım varken antrenör hangi kıstas ile görevde kaldı? Takım olamadılar diyorsunuz peki olamadılar ama oyuncu sahada hocanın verdiği taktiği uygular demek ki hoca da takım olamamış kaç sezondur malum hiçbir başarısı yok ortada… Oyuncuyu suçlamak çok kolay, sordunuz mu hocam her sezon neden takımda oyuncu kalmıyor sıfırdan takım kuruyoruz diye bakıp ilgilendiniz mi? Hiç takımda gençler neden kalmıyor dediniz mi? Ya da ya hoca altyapımız ne durumda bir antrenman izleyelim dediniz mi? A takımın antrenmanlarını izlediniz mi hiç? Siz bu takıma sadece maç zamanı gelip protokole oturup maç bitimine yakın maçtan ayrılmak ile yönetici olunduğunu düşünüyorsanız sizin yaptığınızı bu takımı izlemeye gelen seyircide yapıyor...

"7 milyon lira harcanmadı"
Sosyal medyada voleybol takımına 7 milyon lira harcandığı yönünde haberler çıktığını ve bunun doğru olmadığını anlatan Erdal Karacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu ana kadar bayan takımına ödediğimiz rakamlar 614 bin lira, 53 bin 600 euro ve 73 bin 900 dolardır. Erkek voleybol takımına ödenen rakam ise 619 bin lira, 123 bin 500 eurodur. 7 milyon gibi rakamın paylaşılması doğru değil. Bu rakamları herkes denetleme kurulundan alabilir. 


Yukarıdaki ekte yer alan rakamlar çok ciddi rakamlar. Oyuncular bu sezonu bırakın önceki sezonlardan alacakları olanlar var düşünün artık. Rakamlar doğru değil deniliyor madem değil o zaman yayınlayın resmi rakamları görelim denetleme kurulundan alın demek ile olmuyor. Bu rakamlara çok şahane kadro kurulur hem bayanlarda hem de erkeklerde… Bakın alt yapı için ayrılan rakam bile ciddi anlamda sorgulanması gerekiyor. Türkiye’ye sayısız oyuncu yetiştirmiş Vakıfbank, Eczacıbaşı VitrA kulüpleri bile bu rakamları harcamıyordur altyapı için. Futbola tapan taraftara bu rakamları yutturursunuz ancak bu sporun içinde olan insanlara bu rakamı yutturamazsın neden mi en basiti; formasına ismini yazdırmayıp sonra tekrar giyer mantığını uygulayan zihniyet kalkıp bu rakamları voleybol için kullanmaz.

Şimdi anladınız mı BEŞİKTAŞIMIZ niye sponsor bulamıyor?
Bahçeşehir Ünv. sponsorluktan neden çekildi? Ya da nasıl kaçtı dememiz mi gerekiyordu?

Deplasman gideri derken;

Maç çıkışı yemek yiyen takımımızın deplasman yemek masrafını tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Otobüs ile deplasmanlara giden takımın yol masrafı da belli gittikleri konakladıkları otellerde belli. Ayrıca çoğu takım İstanbul takımı neyin deplasman gideri oluyor acaba? :)

“Her şeye rağmen voleybol branşının yöneticisi olarak voleybolla ilgili görev yapanlar ve başta kendi adıma tüm Beşiktaş camiasından özür diliyorum. Voleybol takımı gelecek sezon bunu telafi ederek hak ettiği yere tekrar çıkacaktır. Erkek voleybol takımımız da küme düşmüş ancak tekrar lige dönmüştü. Şimdi tahminlerimizin üstünde bir başarı yakaladı."



Tahminlerinizin üstünde başarılı oldu dediğiniz takımın ne kadar hakkını yediğinizi bir düşünüp insan utanarak bunu söyler, oyunculardan habersiz takımının kapandığı hem de sezonun açılmasına 1 hafta kala kapandı nerede yazıyor, bu hangi adil kitapta yazıyor, sana karşılıksız hizmet edenleri yarı yolda bırakmak? Hem de nağmalup lige çıkmış bir takımdı. Ne zamandan beri koskoca BEŞİKTAŞ amatör takım oyuncusunun alacağı 2000 TL’yi çok görüp feda adı altında oyuncuya vermemezlik yapıp hak yiyecek duruma geldi? Gerçi sizde bu düşünce olduğu sürece her şey normal.

Oyuncumuz Selime İlyasoğlu takımdan alacağı ücretler olduğunu ve alamadığı için takımdan ayrıldığı ve asıl trajikomik olan durum ise, bir gün öncesi emeğinin karşılığını alamadığı için takımdan ayrılmak zorunda kalan oyuncusunun olmasına karşılık ertesi gün, Emekçi kadınlar gününde emeğinin aylarca belki de yıllarca karşılığını vermediğiniz bayan voleybol takımının kadınlar günü için yemeğe çağırıp üstüne dalga geçer gibi fotoğraf paylaşıyorsunuz, size göre zaten her şey normal.


Yazının tamamını okumak isteyenler için linkteki adreste yer alıyor.
Link: http://www.voleybolx.com/karacan-besiktasin-bunu-yasamamasi-lazimdi/17374/

Bu takımın neye mi ihtiyacı var?
Öncelikle Antrenöre ihtiyaç var, ama oyuncuyu takımdan soğutup formasına küstürecek birine değil her türlü anda göreve hazırsın dediğinde tamam hocam diyip ekstra durumlarda takım üzerinde üstünlük kurabilecek, maç anında, molalarda oyuncuları motive edecek aksine bağırıp oyundan düşürmeyecek bir hocaya, sonrada oyuncular üzerinde etkisi olacak herkesin saydığı, sevdiği bir menajere. Öyle rakip takımdan kovulup gelip sende görev alıp öylesine takımda bulunan bir menajere değil. (Beni takımımın durumu ilgilendirir saygı sınırlarını aştığımızı düşünmüyorum. Şuan takıma bir katkısı yok en azından görünen gidişat o yönde) Bakın Fenerbahçe-Galatasaray menajerlerini kendilerinde hizmet etmiş oyuncuyu yaptılar…
Ne olursa olsun oyuncuyu taraftarın önüne atan yönetici, öncelikle kendini sorgulamalı.


Hani sevinmek için sevmedik diyorduk? Takım ligden düştü bırakın düşme haberini maç sonuçlarını bile yayınlama cesaretinde bulunmadınız. Bu arma ne hikmetse bir tek futbolda var. Madem play out çok önemliydi neden otobüs ve organizasyon ayarlanmadı? Yurt dışına yapılan sistemi bu maçlar için yapmadınız? Aaa pardon buradan bir kazanç gelmeyecek demi…

Eleştirmesini biliyorsak savunmasını da biliriz. 
Bu takım tavla masasında kurtarılmaz, salonda desteklenip takımın yanında olarak desteklenerek kurtarılır.



Futbolda 9’da9 derken voleybolda da yani burada da bir 9’da9 vardı. Yenilince susan yenince yazan sadece taraftarda olmuyormuş resmi sitemizin sosyal medya hesaplarından öğrenmiş olduk…
İmkanlarımız doğrultusunda diyorsunuz yahu futbolcu alırken imkan oluyor da amatör branşa gelince mi külfet oluyor ne zaman doğru şekilde yatırım yaptınız da karşılığını alamadınız? Üstüne birde rakiplere altyapıdan yıldız çıkarıp tepside sundunuz?

Sonuç ne olursa olsun armamı gururla taşıyan tüm oyunculara teşekkür ederim. Düşüncelerim değişmedi bu takım bunu hak etmedi sadece öfkem, suçlu kendileri iken oyuncuları taraftara atıp onları kendi düşme kaderine terk eden yönetime. Bu branş yıllardır kendi çabası ile kaldı ligde böyle rezil yönetilmedi… 

Nereden nereyee....



Herkes şapkasını önüne koyup dürüstçe yargılasın VİCDANINI ama en çokta bu takımın bu hale gelmesine neden olan BAŞ MİMARLAR…

Başka söze gerek yok.
En kötü gün bugünse bugünde BEŞİKTAŞ.