4 Ekim 2012 Perşembe

Mehmet Nuri Bedestenlioğlu

Türkiye voleyboluna sayısız oyuncu yetiştiren ve aynı zamanda yeni sezonda,  Aroma Bayanlar Voleybol 1. liginde yer alacak olan Sarıyer Belediyesinin Antrenörü Mehmet Nuri Bedestenlioğlu ile güzel bir söyleşi gerçekleştirerek böylece bizde yeni sezona, blog olarak merhaba diyoruz. 

-Hocam bize; Mehmet Bedestenlioğlu'nu  ve voleybolu seçme nedeninizi kısaca anlatır mısınız?

22 Şubat 1959’da Tokat’ta dünyaya geldim. Evliyim ve bir oğlum var.
İlkokulu Tokat’ta, ortaokul ve liseyi Samsun’da bitirdim. Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi son sınıfından özel nedenlerle ayrıldım.
Tokat'taki evimizin penceresinden İmam Hatip Lisesinin ve Sanat Okulunun bahçesini görebiliyordum. O yıllarda liglerde mücadele eden Tokat Topçamspor'un altyapısı da bu okullarda okuyan öğrencilerden oluşuyordu. Öğle tatillerinde ve akşam ders çıkışı okulların bahçesindeki açık sahalarda sürekli voleybol maçı oynanır ben de saatlerce pencereden maçları izlerdim. Bir akşam İlkokulda sınıf arkadaşım olan Enver'in rahmetli babası Ömer Kuntay(eski Milli Voleybolcu) bizi Tokat Topçamspor'un maçına götürdü. O kadar çok sevmiştim ki ikinci maça annem izin vermediği halde o yaşta  evden kaçıp gitmiştim.Hatta bu yüzden annem ceza verip babam gelinceye kadar eve almamıştı..

Voleybol oynamaya ise Ortaokul yıllarında başladım. Babamın Samsun'a tayini nedeni ile 0rtaokula Samsun'da başladım. Samsun DSİ kampında hemen her gün maç oynayarak ve DSİ Spor antrenmanlarına katılarak voleybolla dolu yıllar yaşadım. Ortaokul takımı ile ilk turnuvada ikinci olmamız ve iki kulübün soyunma odasına kadar gelerek transfer teklif etmesi hiç unutamadığım anılarımdandır. Samsun Ondokuzmayıs Lisesi takımı ile Liseler Türkiye Şampiyonasında kazandığımız Türkiye 3.lüğü de o dönemin en önemli başarısıdır.
Ankara DSİ, Ankara Emlak Kredi Bankası, Eskişehir DSİ Bentspor, Tokat Belediye kulüplerinin formasını giydim.
Ankara DSİ  A takımlarda aktif olarak oynarken 1982 yılından itibaren  DSİ kız takımlarında başantrenörlük yapmaya başladım.

Ankara DSİ Spor, Emlak Kredi, Galatasaray ve Eczacıbaşı A Takımlarını çalıştırdım. Eczacıbaşı ve Vakıfbank Güneş Sigorta’da altyapı direktörlüğü görevinde bulundum.
2007 yılından bu yana Türkiye Bayan Voleybol Milli Takımlarında antrenörlük yaptım. Son bir yıldır TVF Spor Lisesi Voleybol İhtisas Kulübünü de çalıştırdım.
Kulüpler düzeyinde Türkiye Şampiyonluğu, Türkiye Kupası, iki kez Avrupa üçüncülüğünü  kazanan takımların antrenörlüğünü yaptım.



Yukarıda da anlattığım gibi voleybolu tamamen bulunduğum ortamlarda voleybolun ön planda olması neden oldu. Yoksa  ortaokul ve lise takımlarında lisanslı olarak futbol, basketbol ve masa tenisi de oynadım hatta 1971 yılında masa tenisinde yıldızlar kategorisinde Türkiye dördüncülüğü kazanıp Milli takım kampına da katıldım. Ama bazı nedenler beni voleybolun içine attı. Oyunculukta olduğu gibi antrenörlüğe başlamamda rahmetli Orhan Cürdaneli'nin özel ilgisi ve beni zorlayarak antrenör kursuna göndermesi, bazı ailevi zorunluluklar ve Ankara DSİ yönetimi ve oyuncuların zorlaması ile oldu.


-Ülkemizde altyapıya yeterli önemin verildiğini düşünüyor musunuz?

Ben olması gerekenleri yazayım siz yeterli önem verilip verilmediğine karar verin.
1. Voleybolcu seçimleri Türkiye'ye özgün oluşturulmuş veritabanına göre mi yoksa tamamen boy, kalıtımsal özelliklere göre tesadüfen mi yapılıyor ?
2. Bu eğitim sistemi spor, sanat, vb. alanlarda kişisel gelişime uygun mu ? 
3. Spor okullarında katılımcılar önce sporcu sonra branş eğitimi mi veriliyor. örneğin takla atmasını, koşmasını bilmeyen ama plonjon atan sürat çalışması yapan oyuncular mı var?
4. Altyapıda çalışabilecek yeterli salon, antrenman malzemesi, vb. şartlar sağlanmış mı?
5. Tüm spor branşları altyapı eğitimi için bir politikamız var mı?
6. Tüm voleybolla ilgili kurumlar(Federasyon, Kulüpler, İl temsilcilikleri vb.) ve kişiler (antrenörler, sporcular, aileler, öğretmenler)  voleybol ile ilgili kararlar alırken sırasıyla insan, spor , olimpik düşünce, voleybol, kişi veya kulüp önceliklerinden ilk sıraya hangisi konuluyor. Kulübün veya federasyonun menfaati insan, olimpik düşünce ve voleybolun menfaatlerinden öne geçiyor mu?
7, Kulüpler altyapı antrenör ve yatırımı için genel bütçelerinin ne kadarını ayırıyorlar?
8. Bu bütçeye bağlı olarak seçtikleri altyapı antrenörlerinin kalitesi ne oluyor?
9. Altyapı antrenörlerinin oyuncu yetiştirmeye çalıştığı A takım ye ihtiyaçlarının seviyesindeki oyuncuların o seviyede neye ihtiyacı olduğunu biliyor mu veya o ihtiyacı sağlayıp oyuncuyu o seviyeye ulaştıracak bilgi ve beceriye sahip mi?
Bu listeyi uzatmak mümkün.... Cevabı bulabildiniz mi? İşin kötüsü böyle bir politikamızda yok. Son dönemde yapılan düzenlemeler ise yıllardır önerdiğimiz ancak bir yabancı tarafından önerilince değerli bulunup uygulamaya yönelik düzenlemeler ise oyuncunun yetenek olarak bulunması ve yetiştirilmesi konusunda ise halen var olan uygulama sürmektedir.

-Yetiştirdiğiniz oyuncunuz lig maçlarında size rakip olarak mücadele etiğinde neler hissediyorsunuz? Özellikle yenilirseniz?

Sadece gurur duyarım. Onlarla çalıştığım sürece ben zaten onları o seviyede görmek için uğraşıyorum. Beni sadece o oyunculara vermiş olduğum emek veya yaptığım fedakarlıkların bilinmemesi unutulması veya başkalarına mal edilmesi üzüyor. Gerçi artık buna da alıştım sadece gülüyorum.


-Bu zamana kadar unutamadığınız skor ve maç hangisi?

Bunu herkes bilir herhalde niye sordunuz anlayamadım (Şaka) Tabii ki Dünya Şampiyonası ve Güney Kore maçı. Ama insanların yönlendirildiği gibi Neslihan'ın  niye beş numarada başlaması veya Büşra'nın oynaması nedeni ile oynaması yüzünden eleştirilmem değil. Gerçi o yapılan  değil yok etme operasyonuydu. Gazetelere yazı yazmayan görüşü alınmayan kimse kalmadı. Neslihan geri hücumda 2, Neriman 3 Büşra 1 hücum öldüremedi ve 6 -0 mağlup başladık. ilk topu öldürsek Galip başlayacaktık. Gerçi o zaman da başka neden bulurlardı. Aynen  Dünya altıncılığından sonra Gökçen'in libero yazılmasının servis edilmesi gibi. Ama ben hala doğru yaptığıma inanıyorum.Blok turumuzun tutması için oşekilde başlamamız gerekiyordu.O gün Büşra'nın oynamasını eleştirenler, veya Neslihan konusunda olimpiyatta beşinci sete hiç başlamayınca nedense hiç konuşmuyorlar ben vicdanen rahatım ve bugün olsa gene aynı şekilde başlarım. O maç ve Japonya maçı benim için unutulmaz. Eğer kazanabilsek bu iki maçı ilk dörde girecektik. Başaramadık. Hala beni üzüyor ve unutamıyorum.


-Sizce bir oyuncunun ilk 6'da oynuyor olması onun iyi, yedek olması da onun kötü olduğu anlamına mı geliyor?

Kesinlikle hayır. Antrenörler takım kurgusunu yaparken birçok dengeyi gözetmek durumundadır. Servis karşılama, hücum, blok, düzenlerini kendi takımı ve rakip takıma karşı ayrı ayrı düşünerek takımın ilk altısı düzenlenir. Örneğin hücumda çok etkili olan bir oyuncu servis karşılama veya blokta belli zaafları olabilir veya iyi hücum yapabilen bir orta oyuncu süratli oyunda blok takibinde zafiyet gösterebilir.. 

-İyi bir sporcu, sadece saha içinde değil günlük yaşantısında da örnek bir insan mıdır ya da öyle mi olmalıdır?

Ben Ülkemizdeki kavram karmaşasının hepimize çok pahalıya mal olduğunu düşünüyorum. İşte bu karmaşa bu soruyu sorduruyor veya dürüst insan, adam gibi adam, doğru adam, iyi insan gibi tanımlamalar oluşuyor. Halbuki insan tanımı doğru,dürüst, iyi olmayı zaten içinde barındırmalı. Bu özellikleri olmayan fakat kıyafetine, arabasına, yemek yediği yere hatta sevgilisine göre bakıp zengin ve güçlü olana değer verilince kişiler insan olmak yerine  bu yöne kayıp birçok değerini kaybediyor. Özellikle kulüp taraftarlığı sonucu kendi sporcusu olsun ve maç sonunda taraftar karşısında iyi slogan atan, iyi bağıran sporcu bir çok insani değerin dışında bile olsa baş tacı edilebiliyor. İşte bu nedenlerle gençlerimiz de insani değerler yerine bu geçici değerlere önem veriyorlar. Vatan için can veren şehitlerimiz için üzülen yorum yapan sporcular, Milli takım için ne büyük fedakarlık yaptıklarından bahsedebiliyorlar.  
Kulüplerimiz, spor kamuoyu, sporseverlerin oluşturacağı kamuoyu insan kavramına sahip çıkar, tüm karar ve değerlerini insanı öne çıkararak verirse her şeyin düzeleceğine inanıyorum.
Kişilerin bir yaşam tarzı felsefesi vardır.Bu felsefede İnsan olmak en büyük en önemli değer olursa her zaman her yerde aynı şekilde davranabilir. Ayrıca genç sporcularımıza toplumda rol model olarak önemleri ve rolleri öğretilirse bu bilinçle hareket etmeleri sağlanabilir.

-2003'den 2012'ye olimpiyat yolculuğumuzu bize özetleyebilir misiniz?

2003 Türk bayan voleybolu için bir milattır diyebiliriz. O günden sonra daha büyük hedefler istenir beklenir ve inanılır oldu. Ligimize baktığımızda Güneş Sigorta Eczacıbaşı rekabetinden dört takıma çıkarabilmişiz. Yabancı oyuncu sayısı, antrenman kalitesi ve kaliteli oyuncuların katılımıyla Avrupa kupalarındaki üst üste final four katılımları dolayısıyla üst düzey maçlar oyuncularımızın voleybol bilgi ve becerisini artırdı. 2005 den itibaren kazanılan altyapıdaki üst düzey başarılar A Milli takımı desteklemeye başladı. 88 ve 90 grubu A Milli takımda yer almaya başladı. 92 grubu da önümüzdeki dönemde katılacak . Bence doğru, iyi planlama ve organizasyonla çok dah büyük ve devamlılığı olan başarılar Türk bayan Voleybolunda bundan sonra kazanılabilir. Dünyada üst düzey bayan voleybolu 3.30 m yükseklikte oynanıyor. Buna ulaşabilir miyiz yoksa daha süratli ve bir oyun sistemi için mi çalışmalıyız. Bunların belirlenip kısa vade de 2016 Olimpiyatları hedef alınarak hemen çalışmalara başlamalıyız.





-Çok daha iyi bir derece alabilecek potansiyele sahipken Olimpiyat Oyunlarındaki erken denebilecek vedamızın nedeni sizce neydi?

İlk defa katıldığımız olimpiyatlarda bulunduğumuz zor ve bence kötü fikstüre rağmen takımızdan beklentinin büyüklüğü aleyhimize olduğu kanısındayım. Oyuncularımızın özellikle ilk iki maçta aşırı motivasyon ve yüklenen sorumluluk sonucu yaptığı hatalar istediğimiz sonuçları almamızı etkiledi diye düşünüyorum. Eğer maçları tekrar tekrar izlersek her sayı sonrası aşırı sevinç nerede ise bir sonraki sayının düşünülmemesi, gibi hatta yeterli fiziksel dinlenme olmadan bir sonraki sayının oynanmasını getirdi. Basit hata sayımızın diğer takımlardan fazla olması her sayının önemini bir kez daha ortaya koydu. Lig sistemi, yabancı oyuncu sayısı gibi konular ele alınırken bu seviyedeki maçların düşünülerek karar alınması gerekiyor. Teknik heyet ve oyuncuların üzerindeki her maç için olmak veya olmamak noktasındaki baskı mutlaka kalkmalıdır. Dedikodu şeklinde yayılan konuların derecemizi etkilemesi ise her zaman ki gibi kafiledeki herkesin konumu ne olursa olsun  kendi konumu dışına çıkarak takıma müdahil olmaya çalışması, oyuncularla ilişkisi sürpriz olmayan kişilerin aynı tavrı sergilemesi, oyuncularımızın ve Türkiye'nin emeklerinin daha iyi sonuçlar alınmasını engellemiş olduğunu gösteriyor.

-Bayan milli takımının, Erkek milli takımından daha başarılı olmasını nelere bağlıyorsunuz?

1- Erkek oyuncuların kız oyunculara göre sabırsızlığı nedeni ile teknik ve beceri öğrenimdeki eksiklik.
2- Erkek oyunculardaki irsi özellikler nedeni ile geç gelişim uzun boylu oyunculara gerekli sabır gösterilmemesi
3- Altyapı çalışmalarındaki yanlış politikalar. Geç gelişim nedeni ile uzun ve yüksek oyuncuların altyapıda ortadan oynatılması, yerlerine libero kullanılması nedeni ile Türkiye'de hedf oyuncu adayı olabilecek tüm oyuncuların orta oyuncu olması.
4-Erkek  altyapı da oyuncu seçimleri yapılırken dünyada üst düzey erkek voleybolunun 3.50- 3.60 m. yükseklikte oynandığının dikkate alınmaması
5- Diğer nedenler de altyapı ile ilgili sorunuzun altında var.

-  Bayanlarda tüm kategorilerde milli takımları çalıştırdınız aynı zamanda kulüp takımlarında da yer aldınız, birinin diğerine göre zorluğu/sıkıntıları var mı?

Milli Takımda istediğiniz oyuncuyu alırsınız Kulüpte ise bütçenize göre ve rakip takımların bonservis durumuna göre alısınız.
Milli Takımda İstediğiniz ortamda istediğiniz salonda, daha iyi çalışma araçları ile çalışabilirsiniz. Kulüpte ise imkanlarınızla yetinmek zorundasınız.
Oyuncular Milli Takımda karşılıksız geldikleri için daha verici, Kulüpte ise zorunlu her şeyi yapmaya
Kulüp antrenörlüğünde yıllık birkaç uçlu yaygın programla çalışmak zorundasınız. Milli takım antrenörlüğünde ise daha kısa pik noktası hedefe göre planlanmış özgün bir programla çalışırsınız.
Milli Takım antrenörlüğünde daha çok kişi tarafından eleştirilirsiniz
Milli Takımda hedef turnuva boyunca, Kulüp takımında her hafta adrenalin yüklenirsiniz.
Bu listeyi uzatmak mümkün tabii ki...

-Size göre 2+1 yabancı sınırlamasının voleybolumuza olumlu, olumsuz etkileri neler?

Antrenörlük hayatım boyunca tüm oyuncularıma yabancılar yüzünden oynayamayan değil yabancılara rağmen oynayan oyuncu olmalarını öğütledim. Eğer söz konusu olan Milli takım ise kendi takımında veya ülkesinde yabancıdan üstün olmayan oyuncu Milli Takımda karşılaşınca mı o oyuncudan üstün olacak. Tabi menajer veya antrenör nedeni ile hakkı olduğu halde oynatılmayan oyuncuları ayrı tutuyorum.

Ayrıca bugün için haftada 10-11 birim antrenman yapan takımlarımızda oyuncular haftada bir maçla gelişecek. Milli takım oyuncu havuzunda 30 oyuncu varsa kaliteli 36 yabancı oyuncu daha antrenmanlara katılırsa daha kaliteli antrenman ve maçlar oyuncularımız daha fazla gelişmez mi? Peki çözüm ne Birkaç takımda toplanan yetenekli Milli Takım oyuncularının diğer takımlara dağılması için gerekli kısa ve uzun vadeli planlamaları yapmalı ayrıca Gelecek yabancı oyuncuların kalitesi ve oynadığı pozisyonla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmalıyız. Çok merak ettiğim bir konu da 2+1 yabancı sayısını seçen Federasyonumuz neye göre hem erkeklere hem bayanlara aynı kuralı koymuştur. Çünkü herkesin kabulleneceği gibi Bayanlar başarılı, erkekler başarısız. Ama ikisinde de aynı formülü uygulayarak başarı arıyoruz.

Ve gelelim Çalıştırdığınız takıma:)
-1. lige çıktınız ve yeni sezon için iddaalı bir kadro kurdunuz bu konuda neler söyleyeceksiniz, yeni sezonda hedefleriniz nelerdir?

En azından 3 yıllık yeni bir kulüp ve takım olmanın dezavantajlarını, altyapımızın da yeterli olmadığı ve yeni kurulduğu da hesaplanırsa iddialı bir takım kurduğumuz biraz sert bir tanımlama olur. Mütevazi bir bütçeyle hem bugünü hem de 3 yıllık program da yer alacak oyunculardan oluşan bir takım kurduğumuzu düşünüyorum. Bu seneyi hedeflerimize ulaşırsak sonraki yıllar da üstüne koyarak ilerleyebiliriz. Ama hem teknik kadroyu oluşturmak hem de ileriyi tanımlayabilecek bir takım kurmak hedefimizdi. Birkaç eksikle takım kadrosu kuruldu. Çok güçlü bir teknik kadromuz oluştu.Hedfimiz ligde ilk sekiz içerisinde yer almak.


-Takımınızda 2 tane yabancı oyuncunuz var, yabancı oyuncuların transferi gerçekleşirken “onların yerine genç ve yetenekli Türk oyuncular oynatabilirim” gibi bir düşünceniz oldu mu?  Bir tür TVF lisesi takımı kurabilirdiniz belki yeniden…

Keşke yapabilseydik. Hedeflediğimiz iki Türk oyuncuyu alamadık alabilseydik tek yabancı ile oynayacaktık. Yukarıda da bahsettiğim gibi rakipler senin güçlenmenden korktuğu için daha baştan engel oluyor. Altyapıyı kurmak için yaptığımız görüşmelerde herkes Orası belediye seneye seçim var ve kapanacaklar veya paranızı vermezler, Mehmet Hoca seneye orada çalışmaz gibi çirkin propagandalar kullandılar. Yani istedik ama yapamadık, yaptırmadılar.

- Yeşilyurt takımının bu sene yaptığı atılım ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Sizin takımınızla benzer bir görüntü çizecek gibiler yapı olarak.

Yeşilyurt takımı yıllardır altyapıda çok iyi oyucuları buldular Şimdi sponsorların desteği ile takımlarını daha güçlendiriyorlar. Keşke Özge'yi de takımda tutsalardı. Yeşilyurt ile benzer bir görüntü çizebilmek için bizim de altyapıda Yeşilyurt seviyesine gelmemiz lazım. Biz Sarıyer Belediyesi Spor Kulübü Voleybol takımı olarak şu an ancak Yeşilyurt'un doğrularını model olarak alabiliriz.

-Son olarak voleyblok  hakkında düşüncelerinizi almamız mümkün mü? :)

Hepsi bir seminer konusu olabilecek bu sorularla görüşlerimi paylaşma imkanı verdiğiniz için ve cesur ve dürüst olarak sürdürdüğünüz politika ile voleybola katkılarınız için teşekkür ederim

Blog olarak;

Sorularımıza içtenlikle vermiş olduğunuz cevaplar ve hakkımızdaki düşünceleriniz için asıl biz teşekkür ederiz. Yeni sezonda başarılar, güzel sorunsuz, sakatlıksız bir sezon geçirmeniz dileği ile...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder