14 Mart 2013 Perşembe

Şampiyonlar!

Şampiyonlar!

Öncelikle yılın daha ortasına gelmeden bu kadar çok başarı, kupa, gururlu sporculara sahip bir ülkede yaşamanın haklı gururu ile övündüğümü belirtmek isterim.

Halkbankası ve Erkek voleybol tarihinde neler olduğunu hatırlayacak olursak;
1982 de Güney Sanayi Adana 3. olmuş
1992 de Galatasaray İstanbul 4. olmuş
1997 de Netaş İstanbul 2. olmuş
2007 de Halkbank Ankara 3. olmuş 
2012 de HALKBANK ANKARA ŞAMPİYON

Yıllardır çabanın, emeğin karşılığı nihayet alındı. 1982’den bugüne kadar elle sayılacak kadar az bir başarı elde edilmiş. Bayanlarda başarıya alışık olduğumuz için belki de bu ciddi başarısızlık dikkatimizi çekmemiş olabilir. Ama yıllardır başarıya kulüp bazında hasret kalan Başkent sanırım bu başarı ile bir nebzede olsa yetinmiştir. Hedef kupa denildi ve hedefi tam 12’den vurdular. İtalya´nın Andreoli Latina takımını 3-2 yenip tarihi bir başarıya sahip oldular. Türkiye voleybol tarihinde bir ilki gerçekleştirip bu kupayı evine götüren ilk Türk takımı oldular. Bunun verdiği gurur, başarı daha bir keyiflidir hem onlar için hem de bizim için.

Kupayı alacağı kesinleşince basın bölümü, sadece kupa anında yanındaydı sanırım çünkü final öncesinde aynen bu fotoğraftaki gibiydi!


“Yeteri kadar Ankara seyircisinin desteğini bulamıyor” diye bir yazı okumuştum; yukarıdaki fotoğrafta BASIN MI yoksa SEYİRCİ Mİ desteksiz bırakmıştı. Görevi insanlara voleybolu ya da sporu, amaç ne ise onu duyurup, tanıtıp, okutmak olan görevliler o sırada yoktu 1 kişi vardı. Ama final olunca oturacak yer bulamıyor basın, aynı şekilde seyircide burada sorgulanması gereken Ankara seyircisi mi yoksa ilgili gibi görünüp ekrandan izleyip 2 satır yazan adını da basın görevlisi koyan mı yoksa? Kendi vurdum duymazken bu kadar rahat eleştirme hakkına sahip olmamalı insan(lar)… Çünkü Ankara’nın memur kenti olduğu ve hafta içi belirli saatlerde çıkış saatleri olduğunun bilincinde olmalı. Gündüz 15.00 da oynanan ya da akşam 20.00 da oynanan maçta seyirci tıka basa olması zaten beklenemez, yinede baya seyirci vardı dağınık olduğu için az görünmüş olabilir ama fazlaydı salonda bende izledim hem o maçı hem de öncesinde oynan Maliye maçını izledim. Ankara da her saat salonu dolduran tek takım Filenin Sultanları yani bayan Milli takımları. Onlara karşı Ankara’nın farklı bir sevgi ve ilgi boyutu var… O yüzden burada sorgulanacak seyirci değil basın neredeydi olmalı ilgili basınCI arkadaş. Kupanın neden az zaman da kutlanıp unutulduğunu sorgulamak istiyorsanız şayet gazeteci arkadaş, yukarıdaki fotoğrafta yer alan boş alanların neden dolmadığını sorgulayın;) Ayrıca bir önceki yazıda başkent ilgisiz diyerek bir sonraki yazıda Ankara'nın elit bir seyircisi var yazmanız bu ne alaka bu yaman çelişki dedirtiyor insana:) Karar verin Ankara da yaşayan biri olarak ilgisiz miyim yoksa elit miyim? :) hangi kategoride yer alıyorum sizin tabirinize göre:) Halkbank'ın alacağı dersi öğretirken, sınıfta kalan Galatasaray Daikin ve Eczacıbaşı VitrA için hangi dersi önerirsiniz onuda okusaydık yazınızda fena olmazdı...

Böyle gururlu bir başarıya imza atan takımın neden bir bayan takımı olmasın ki:))

Avrupa Şampiyonu VakıfBank
Futbol tabiri ile bir tarih yazılacaksa bunu da biz yazarız diye cevap veriyor resmen VakıfBank:) Açıkcası Galatasaray Daikin organizasyon olarak sınıfta kaldı. Tek bir şeyi iyi başarmış o da pipolu kitlesine çok iyi vip yeri ve bilet ayarlayıp satmış. Farklı görsel showlar filan bekledim. Fenerbahçe’ye nispet yapar gibi projeler planlanıyordur diye düşündüm ama sanırım sadece ben düşündüm:) Öyle arada bir bağırıp, salona iki afiş asmak ile kupa da kaybettik ama salonda taraftar olarak kazandık demek ile olmuyor. Adamlar lig de bunu yapmış senin o salonu uçurman gerekiyordu:)


Fatih Terim gelmiş destek olmuş eee ne olmuş Aziz Yıldırım her maç geliyordu, Alex çoğu maçta oluyordu falan filan. Amaç ev sahibi olarak göz kamaştırman lazım. Aşağıdaki afiş futbol stadında açılmıştı hemde final maçı oynandığı anda. Hatta insanların futbol maçı oynandığı anda takımın avrupa maçındaki sonucunu takip etmek için futbolu bırakıp voleybola dalmıştı diye hatırlıyorum... 


Buradaki kıyas beklentinin altınında altında kaldı Galatasaray Daikin. Eminim ilacçı, bankacı diye tabir edilen takım yönetimi bile daha güzel bir organizasyon yapardı (fotoğrafları bulamadım ancak, Eczacıbaşı-Vakıfbank final maçında oyuncuların tek tek isimleri ile afişler ayarlayıp seyircilerin elinde havada dalgalanıyordu salonun her yerinde) peki o gönüllü yardımcı olup Galatasaraylı olma kuralı koyup seçtiğiniz insanların fikirlerini de mi almadınız? VakıfBank’ı sahada yenmek için trilyon dökmene ya da salona son ses bağıran adamları doldurmana gerek yok. Takım oyunu oynayıp iyi servis atan, iyi manşet getiren, takıma sahip olmak yeterli. 7-2 maçı da ibretlik olmadı sizin için... Organizasyonu alırken öyle bir açıklamada bulundular ki dedim herhalde burada da bir gösteri yapılır, salonda nefes alacak, okuduğunu bile anlayamayacak bir atmosfer oluşur diye düşündüm ama İstanbul da bile reklam verilmemiş komedi gibi. Verilmişse de sayılıdır sanırım, sorduğum herkes valla ben görmedim benim bulunduğum yerde yoktur filan diyordu ee benim olduğum ile asılacak değil ya demiyorum:)  çnk VakıfBank finale çıkıyoruz diye neredeyse her ile yaptırmışlardı. Galatasaray, futbolda neredeyse oyuncunun atletini bile afişlere astıracak iken neden voleybolda bu kadar başarısız bir çalışma olmuş?? 


Bence artık bırakında voleybolu bilen ve içinden havasından gelmiş insanlar yönetsin çabalasın. Böyle yaptık demektense adına yakışır bir emek olur.

Bu kupa onların analarının ak sütü gibi helal hakkı. Hadi canım tesadüf diyenlere, bakın arkadaş bu da mı tesadüf bunda da mı rakipler kolaydı der gibi cevap verdiler bu kupa ve nağmalup sonucu ile. Şimdi herkes Gözde’nin peşinde takım kadrosuna katmak için yarışıyor. Off off isterdim Beşiktaşım da bu yarış içinde yer alan takımların içinde olsun ama nerde anca Tülin, Sinem falan filan herkesin artık bitme ve gözden çıkarma noktasındaki oyuncuları toplasın. Benim turnuva boyunca MVP oyuncum tabi ki Gözde o kupa helal olsun ona, çabasına:) Gerçi bizim en büyük transfer atağımız Adnan Kıstak’ın takımdan ayrılması olur:)) VakıfBank yine kadrosunu korumak isteyecektir ama Gözde de artık farklı bir ortam hava solumak isteyebilir… Gözde artık VakıfBank ile simgeleşti olmazsa olmazı diye düşünüyorum. Brakocevic, Glinka, Gözde muazzam bir oyun ile tekrar aynı kupaya kavuşmanın sarhoşu oldular. İnsan aynı kupayı almaktan sıkılır mı acaba sormak lazım oyunculara:))))

EczacıBaşı VitrA için söyleyecek çok şey var ancak son 2 sezondur hatta 3 sezondur aynı hatayı yapıyor. Takımın en önemli mevkisinde yanlış kararlar veriyor. Elif ile olmayacağını anlayıp gönderen hoca Özge’yi alıyor ama unuttuğu bir şey var Özge, Nilay olmadan hep yarım kalıyor mesela neden 2 kupaya veda etti çünkü bencilliği yüzünden kazanamadı. Oysa VakıfBank’ın pasörü iken takıldığı yerde oyuna Nilay girip toparlıyordu sonra yine Özge oyuna devam ediyordu. İşte sürekli bu yüzden kazanıyordu kendisine Avrupa kupasında en iyi pasör ödülü almasını sağlayan yardımcı arkadaşına teşekkür edip beraber kazandık demek yerine çalıştım aldım deme bencilliğinde bulundu. Oysa sormak lazımdı kendisine 7-2’den maçı çeviren Nilay olmasaydı o kürsüye nasıl çıkacaktın? Ortada bir başarı varsa bu bireysel değil takım olarak alınır. Zaten bu branşı diğer sporlardan ayıran en önemli özelliği takım oyunu oynamaktır. Yoksa futbol gibi al topu kaleye koş gol at değil:) Bunun bilincinde olmayan her oyuncu kaybetmeye mahkumdur. 
Özge'nin kaybetme nedeni bencilliği. Aynı şekilde Fenerbahçe bayan takımında da bu yüzden kayıplar oldu orada da Elif ve Kamil hoca kendi başarısızlıklarının ve düşüncesizliklerinin kurbanı oldu… 

Eczacıbaşı VitrA takımında, Neslihan-Poljak-Sokolova var ve buna rağmen lig kupası mücadelesine kalıyorsun sadece. Oysa lige, tüm kupalara  sahip olacağız diye başlanmıştı…
Her neyse olan oldu ve yine şampiyon VakıfBank oldu ve o maçı izlerken bende duygulandım bir önceki aynı finalde salonda o ana şahit olmuştum. O kalabalıkta, uğultulu baskıda o kupayı 7-2 den almak bence büyük yetenek bir kez daha Nilay’ı ve takım arkadaşlarını böylesine heyecanlı ve güzel bir anı yaşattıkları için teşekkür ederim.

Ve gelelim sezona kötü bir başlangıç yapıp kötü devam eden Fenerbahçe bayan takımına,

3 yanlış; (Kamil Söz+Elif Ağca Öner+Lindsey Berg)
1 doğru; (Nilay Özdemir) ‘i götürdü bencilliklerinin sonucunu başarısızlık ile taçlandırdılar. Oysaki takımını tek bir pasöre emanet etmen yeterliydi yeni pasöre değil orta, smaçör vs. ihtiyacın vardı. İpek, Gökçen, Duygu, Berenika ne yaptı bu sezon? Ortası olmayan takım nasıl blok yapsın ya da file önünde duvar örsün?
8-2 geride olan antrenör oyuncu değiştirmek yerine mola alıyorsa ve o molayı da almak için bu kadar sayı bekliyorsa çok fazla söze gerek yok her şey ortadadır. Sezon başında yazmıştım Kamil hoca ile zor henüz büyük turnuvaları kaldıramıyor daha büyüğü için tecrübesiz olur. Bir sürü turnuvaya katılmış, maça çıkmış olabilir ama yardımcı olmak farklı baş antrenör olmak farklı o yüzden onun için en hayırlısı yardımcı olarak kalmakmış.

Bank BPS Fakro takımı ile oynanan final maçında neden tüm oyuncuların değişmesine rağmen pasör değişmedi? Tüm oyuncuların değişmesine rağmen sonuçta değişiklik olmuyorsa demek ki sorun pasördedir. Bu kadar final tecrübesi edinmesine rağmen güç olarak üstün olduğu rakibe karşı nasıl bu kadar kolay teslim oldu. Yedeklerin yoksa tüm yolları deneyeceksin. Benim düşüncem net arkadaş, aldıysan Nilay’ı oynatacaksın çnk senin berge değil Eda’nın yokluğunda o açığı kapatacak yetenekli bir orta oyuncuya ihtiyacın var. Yeni sezonda antrenör de dahil bir çok oyuncu gidici. Taraftar içinde zor çünkü sürekli kazanmaya, başarıya, net skora alışmışken 3-2’lik başarıya bile bunada şükür denilecek duruma gelindi… Uzun lafın kısası bir oyuncuyu mevkisine alırken ona takımı tamamen emanet edeceksin ki ona göre oynasın ya da yedeğini birbirine rakip olan oyuncuları alacaksın ki forması için mücadele etsin. Yoksa aman takımdayım paramı tıkırında işleyerek alıyorum ile bir yere kadar.  

Fenerbahçe takımında o kadar alınmak için alınmış oyuncu var ki mesela yukarda saydığım oyuncunun eli topa değmemişken neden sözleşme yenilendi işte bunu anlamış değilim. Eğer taraftara oynama ile oyuncu olunuyorsa o zaman kimse kendini geliştirmek için yormasın. Açsın kendine sosyal sitelerde üyelik taraftar ile bağ kursun. Taraftarın gönlü iletiler ile değil başarılar ile kazanılır. Bir başarı geldiğinde gururla bu benim oyuncum demek daha gurur verici olur. Yoksa bak kanka sizin oyuncu ne yazmış, ne demiş ile değil…

Umarım yeni sezonda Türk takımlarımızı bir birine kırdırma saçmalığından vazgeçilir de bizde o zaman daha çok gurur duyalım. Tekrar tüm başarıları ülkemize yaşatan takımlara ve oyuncularımıza teşekkür edip, tebrik ederim.

Nice büyük başarılı kupaların ülkemizde kalması dileğiyle…


Not: Babannemin vefatı nedeni ile yazımda geç kaldım gecikme için özür dilerim:( Şampiyon olan, dereceli başarılar alan tüm takımlarımızı tebrik ederim. Ayrıca zaman ayırıp, sonuna kadar okuyan herkese de çok teşekkür ederim. 

Saygılar
Ayşegül KAYA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder