11 Ocak 2016 Pazartesi

Maalesef Başaramadık...

Tanımsal Sorunlar
İstediğimiz başarıyı alamadığımız her turnuvadan sonra karşımıza çıkan üç durum var.
Birincisi, belirli bir grubun elde edilen derece her ne ise onu kendi içerisinde başarı olarak görmesi ve görevde bulunan antrenöre destek vermesi.

İkincisi, konulan hedefe ulaşılamadığı için bunun hem antrenör hem de oyuncu kadrosu bakımından başarısızlık olarak nitelendirilmesi ve bundan dolayı hem kadro hem de teknik ekipte değişiklik olması gerektiğinin düşünülmesi.

Üçüncüsü, benim de içinde bulunduğum ve kararsız kaldığım durum. Antrenörümüz çok yeni, yıllarca olmadık isimlere gösterilen şansı ve milli takımın harcanan yıllarını düşündüğümde antrenöre bu kadar yüklenmemek lazım mı diye düşünüyorum, bir yandan da her hedef turnuvada hayalleri bir sonrakine öteleyen anlayışı yanlış buluyorum.

Bireysel olarak bakıldığında, oyuncularımızın tek tek iyi özelliklerini sayabiliriz ancak böyle bir analiz takım oyunu ile kazanılması mümkün olan bir sporda anlamsız olur. Ayşe iyi Fatma şöyle iyi, peki onlar bir araya gelince neden istenilen olmuyor? Kendimizi çok abartıyor olabilir miyiz? Hızlı oynayan takımlar karşısında yapamadığımız şeyleri, halen post modern voleybol oynayan Rusya’ya karşı neden yapamadık?


Sorun mu var? Gazlayalım
İnternette bu konular üzerine bir sürü kişi bir şeyler yazıyor. Bazılarını içerik olarak beğenmesem de nerede yanlış yaptığımızı göstermesi açısından size söylemek istiyorum. Bizim takım sporlarında maalesef ve maalesef “gazlama” diye kullanılan bir tekniğimiz var. Dikkat edin burada inanç, istek, takıma güveni kastetmiyorum. “Biz zoru severiz”, “zoru sevdiğimiz için yenildik ki bir sonraki maç strese girelim de bakın nasıl oynuyoruz”, “zor bizden sorulur” gibi saçma algılarla takımlar yönlendiriliyor.

Bu arkadaşlar demiyor ki, “takımımız bugün iyi oynamadı o yüzden de istediğimiz olmadı, ancak bu yolda yarı final ve/veya final karşımıza kim çıkarsa zaten yenmek zorundayız.” Yapılan bütün analiz gazlama tekniği üzerine. Gazlama tekniğinin başarısızlığından sonra bu işin çözümünün böyle olmadığını anlayacaklar sanırım.

Maalesef Başaramadık
Nihayetinde,  kadın milli takımımız kendi içerisinde yeni bir jenerasyonu ve yeni bir dinamizm yakalayamadığı için son yıllarda başarısız, her ne kadar takıma genç isimler alınsa da doğru ve etkili şekilde kullanılmadıkları için kenardan hiçbir katkı alamıyoruz. Bu turnuva boyunca en büyük eksikliklerden birisi de zaten buydu, kenardaki oyuncular ve oyuna müdahale açısından sınıfta kaldık.


Maçlar boyunca yaşayacağımız en temel sıkıntının manşet olacağı apaçık ortada iken kenarda güldeniz dışında manşet için oyuna sokulabilecek tek bir oyuncunun olmaması da oyuncu seçimi ile ilgili düşündürttü beni. Şöyle bir takımlarımızı düşündüm ve üzülerek iyi manşet alan ve aynı zamanda iyi hücum eden bir smaçörlerimizin varla yok arasında olduğunu gördüm. Ayrıca ciddi anlamda merak ediyorum, pasör Özge’nin bu kadro ile ne gibi bağlantısı var da apar topar turnuvaya günler kala katıldı, ne oynamış ki ısrar kıyamet ondan başkası olmadı? Ayrıca Büşra’nın kadrodan çıkarılışı da çok çirkin oldu.

Sürekli gençleşen bir takımdan bahsediyoruz, ancak kadroya baktığımızda Kübra dışında ilk 6’da değişen bir şey yok, işte bu yüzden insanlar bu kadro ile mücadele ettiğinizde iyi bir şeyler bekliyor. Gerçek anlamda diğer takımlar gibi gençleştirme yapılsa işte o zaman daha sabırlı, destekleyici yorumlar geleceğini düşünüyorum. O yüzden bu kadromuz devam ettiği sürece, istersek 10 defa olimpiyat elemesi oynayalım yine de istediğimiz başarı oranını elde edemeyiz.

Ayrıca, TRT’de futbol maçı gibi maçı anlatan spiker ve yanında o maçı yorumlayacak hiç kimsenin olmaması da herhalde herkesin dikkatini çeken bir husus olmuştur.

Sevgiler
Damla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder