28 Aralık 2012 Cuma

Galatasaray Daikin F4


Şampiyonlar ligi finalinin bu sene ülkemizde yapılacak olması tabii ki çok güzel bir olay.

Galatasaray DAIKIN’e bu organizasyonu ülkemize alma başarısını gösterdiği için teşekkür etmek gerek. Çok uzun yıllardır böyle bir platformda maç yapmamışlardı.

Bu gelişmeler iyi hoş ama ben CEV’in organizasyonlarından hiç hazetmiyorum. Artık belirleyici kriterlerin ne olduğunu anlamıyoruz. 

Ben Galatasaraylıyım, peki şimdi biraz öz eleştiri yapalım. Normal şartlar altında yarı finale kalan 4 takım arasından ev sahibi seçimi yapılsaydı, Galatasaray o takımlar arasında yer alabilir miydi? Çok zor…

Neden zor?.. Çünkü bu tarz organizasyonlar süreklilik ister, takımda yıllarca bu platformda oynamış oyuncular olsa dahi yine de bu katılımın sürekliliği gerekir ve başarı çıtasını buna göre koymak gerekir diye düşünüyorum. O yüzden Galatasaray’ın bence hedefi, “şampiyonluk” nidaları atmak yerine edilebilecek en iyi derece olmalıdır.


Mevcut oyunları itibariyle Vakıfbank’ın karşısında çok fazla rakip olacak takım göremiyorum.  Olurda Eczacıbaşı kim olduğu hatırlar ve oyuncular ona göre oynarsa, bir de buna oyuncu seçimlerinin sadece antrenöre bırakılması eklenirse, işte o zaman sahneye Eczacıbaşı da çıkar. Vakıfbank şampiyonlar liginde önemli maçlarda Glinka-Brakocevic ikilisini birlikte oynatıyor. Henüz bundan yararlanan takım çıkamadı. Lig maçında Eczacıbaşı pasörünü değiştirip servislerin yönünü değiştirince ucundan kenarından tutturabilmişti işi. Tabiki sonra Micelli Özgeyi yeniden oyuna alınca her şey eski şeklinde dönmüştü.

Galatasaray ise maalesef yaptığı oyuncu seçimleri ile Vakıfbank’a şu aşamada üstünlük kuracak kapasiteye sahip değil. Maalesef dememdeki sebep, paraların yanlış yerlere harcanıp boşa gitmesi. Yoksa Vakıfbank’ın başarısıyla da gurur duyarım elbette. Takım Necla-Neriman-Selime/Molnar üçlüsü ile manşet almaya çalışıyor. Sano takıma eklendi bilemiyorum smaçörler ne ölçüde rahatlayacak. Molnar’ın tercih edileceğini düşünürsek sakatlığının ve eğer başka sebepler varsa onların da etkisi ile zaten kız en kötü sezonlarından birini geçiriyor. İş Neriman ve Calderon’a kalıyor. Bu fantastik yapının içerisinde Gioli’nin çaprazdan oynayıp manşet alması da eklenirse o zaman evlere şenlik maçlar bizi bekliyor demektir..


Demem o ki, Galatasaray daha iyi yerlere gitmek için bir şeyler yapmaya çalışıyor, ancak bu iş doğru oyuncuları seçmeden olmaz. Molnar ve Sano’ya  vereceğiniz paraya veya ederi her ne kadar ise Osmokrovic’i alıp, liberoda Derya’yı oynatsaydınız şu anda takım yapınız çok daha farklı olurdu. Bir de Gioli yerine, ki geçmişine ve kariyerine saygım sonsuz, içi geçmemiş bir orta oyuncu almış olsaydınız…

Her şeye rağmen, bu dörtlü finalin takım açısından güzel bir deneyim olacağını düşünüyorum. Tabiki maçlar oynanmadan kazanılmaz, önceden tahmin edilen sonuçlardan farklı şeyler çıkması her zaman mümkündür.. Bekleyip göreceğiz..

Sevgilerle…
Damla ÜNVER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder