6 Nisan 2016 Çarşamba

Transfer Çöplüğü

Dünyanın tüm voleybol liglerinde yabancı oyuncu transferleri, yerli oyuncuya göre “nispeten” daha iyi oynaması gereken ya da beklenen oyuncular içerisinden yapılmaya çalışılır. Kimi zaman o oyuncular transfer edildikleri takımlara uyum sağlayamazlar ve bekleneni veremezler, bu çok olası bir durumdur ancak bir oyuncunun bir sezon performansı çok kötü olduğu halde sözleşmesinin uzatılması, sakat olduğu halde sözleşme imzalanması ya da sırf menajerlik şirketlerinin etkisi ve baskısı ile oyuncuların transfer edilmesine anlam veremem hiçbir zaman. Hal böyle olunca aklıma Türkiye Kadınlar Voleybol Ligine transfer edilmiş ve ne yaptığına bir türlü anlam veremediğim oyuncular geldi, eminim sizler de oyuncuların isimlerini gördüğünüz zaman benimle aynı fikirleri paylaşacaksınız.

Senna USIC; Yorum yapmaya gerek var mı? Bir play-off serisinde oynadığı maçlar dışında 3 yıl boyunca takıma vermiş olduğu zerre katkı olmadığı halde ısrarla takımda tutulmuş ve smaçör pozisyonunda Eczacıbaşı’nın ayağına bağ olmamış mıdır?

Denise HANKE; Eczacıbaşı’nın yapmış olduğu yabancı pasör transferlerinin işe yaramayıp yine Asuman’dan başka çarelerini olmadığını görmek beni çok mutlu ediyor. Ne için transfer edildi, ne oynadı hatırlayan var mı? Yabancı kontenjanının kullanıldığı bir oyuncu hem de.

Helena HAVELKOVA; Sakat olduğu bilindiği halde yapılan ve takıma zerre kadar katkısı bulunmayan başka bir oyuncu daha.  Bu tarz vasat yabancı oyuncuların transferleri yapılırken kendi oyuncumuza şans vermemeleri insanı en çok sinirlendiren şey.

Yimei WANG; Bu oyuncunun Çin milli takımında gördüğümüz oyunu ile ilgili asla bir şey söyleyemem ancak sakatlıktan çıktığı ve manşet alamadığı bilindiği halde transfer edilmesi ve sonrasında “bizim takımın sistemine uygun değil” diyerek oynatılmaması da ayrı bir vaka. Hadi Eczacıbaşı hata yaptı da sonraki sene İdmanocağı neden bunu bile bile WANG’ı transfer etti.

Darya Chmil ÖZBEK; Bütçesi daha kısıtlı olan takımlarımızın transfer gündeminden hiç düşmeyen bir pasör, döner dolaşır yine orta takımlarda kendisine yer bulur, yedekteki Türk pasörlerimizden farkı neydi? Hatırlayan?

Maria Borisenko: Eczacıbaşı’nın Vesna Citekovic’i gönderip yerine aldığı Rus orta oyuncudur, Türkiye’de oyna(ma)dığı oyunu düşünmek dahi istemiyorum.
Olga Savenchuk; Bu oyuncunun kesinlikle menajerinin başarılı olduğuna inanıyorum, yoksa vasatları oynayan böyle bir oyuncunun ardından Vakıfbank gibi bir takıma transfer edilmiş olması nasıl mümkün olur?

Erika Coimbra ve Karina Ocasio; Galatasaray’ın en başarısız smaçör transferlerinden ikisi olmaya aday. O dönemde takıma ne gibi katkıda bulundular? Aklıma bir tane bile smaçları gelmiyor, gözümde canlanamıyor.

Yuliya Bogmatser; Nilüfer Belediyesi’nin 2010-2011 yılı pasör transferi. Dediğim gibi, orta halli takımlarımızın izlemiş olduğu “yabancı pasör” transferlerinden bir tanesi daha.
Alica Szekelyova ve Oleksandra Peretiatko ; Aynı şekilde birer pasör daha, TED Ankara Koleji’nden…

Ana Lazarevic; Yeliz gibi altyapısından yetiştirdiği bir oyuncusunun kıymetini bilmeyip, şımarık bir Sırp oyuncudan medet uman Beşiktaş’ın yapmış olduğu harika bir transfer daha sizlerle.

Yazarken biraz da düşüncelerimi belirteyim istedim zira listelerken bile içim sıkıldı kendi yarattığımız oyuncu karmaşasından. Özellikle Ukrayna, Bulgaristan, Özbekistan gibi ülkelerden gelen oyuncuların transfer süreci ile ilgili süreci takip etmek zor değil, özellikle transfer edildikleri dönemde İlbank, Yeşilyurt, Beşiktaş, gibi takımların kadrolarına bakın, illaki bir Ukraynalı, Moldovyalı vs oyuncu bulmanız zor olmayacaktır. Bu tarzda, yerli oyuncumuzun önünü kapatacak derecede iyi olmadığı halde orta halli takımların ilk 6 altısında zaman zaman 3 yabancı kotasını dolduran oyuncuların transferi illaki bir maddiyat kısıtının sonucu ama diğer yandan da kimse kusura bakmasın borusu öten menajerler. Yukarıda yazdığım isimlerle kısıtlı olan oyuncular değil bunlar, isteyenler takımların oyuncu kadrolarına yıl yıl bakabilirler o zaman ne demek istediğim belki daha da iyi anlaşılacaktır.

Bu yazdıklarımdan yabancı oyuncuya karşı çıktığım anlamı oluşmasın. Sadece takımların gerçek anlamda ihtiyacı olan yabancı oyuncuların alınmasına taraftarım. Bu hem yerli hem de yabancı oyuncular için geçerli aslında. Yıllarca vasat bile diyemeyeceğim oyuncuların arkasında bekleyen ve o yabancılardan daha yetenekli genç yerli oyuncuların oynatılmamasında hangi taraf kazançlı çıkıyor? Bunu bir düşünsünler. İller Bankası yıllarca, alt yapıdan yetiştirdiği yerli oyuncuları ile birkaç tane de iyi yabancı oyuncu alarak lige renk katmadı mı? Peki, son yıllarda değişen ne oldu da bunu yapamadıkları gibi bu sene büyük bir ihtimalle 2. Lige düşecekler? Yıllardır 1.Ligin değişmez takımının ya da takımların neden bu hale geldiğini görmek ileri düzeyde voleybol bilgisi gerektirmiyor
Yukarıda belirttiğim oyuncular sadece hafızamı zorladığım zaman hatırladıklarım, bir de ismini hatırlamadıklarım var. Tabii ki bu yazıyı Türk oyuncular için de pekâlâ hazırlayabiliriz, ancak henüz ligin bitmemiş olması nedeniyle yazmak istemiyorum, ancak aklımda yer edinen ve altyapıdan yetiştirdiği veya bir şekilde takıma transfer ettiği genç oyuncularını oynatmayarak veya her daim takıma sonradan “torpilli” oyuncuları transfer ederek oyuncularını öğüten ve bu konuda istikrarı mevcut yegâne takımlarımızdan biri Beşiktaş… Diğerleri de sonraki yazılarda…

Sevgiyle kalın…

Damla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder