11 Mayıs 2012 Cuma

Ankara’da maç izlemek(!)


Ankara’da maç izlemek;

        Ligde olsun milli takımda olsun maçlar oynandı, bitti. Maçların gerisinde kalan belki de insanların artık dile getirmekten yorulduğu bazı şeyleri tekrarlamakta fayda olduğunu düşünüyorum.

O yüzden zamanı biraz geri sarıp, Aroma Bayanlar 1.Liginin şampiyonun belli olacağı seriye gitmekte yarar var. İlk derbi maçı, Fenerbahçe Universal ile Galatasaray arasındaki maça özellikle gitmedim, çünkü az çok neler olabileceğini kestirebiliyordum fakat bu kadarının da olacağını kimse beklemiyordu sanırım. Bu maçın etkisiyle olacak daha sonra Vakıfbank Türk Telekom ve Eczacıbaşı Vitra arasında oynanacak final maçının ilkinde yapılan güvenlik araması evlere şenlikti. İçeriye pet şişe ile su dahi almadılar, oradaki görevliler (ki onlara yönelik bir şey diyemem kendilerine verilen emirleri yerine getiriyorlar) şu şişelerinin ancak kapaklarının çıkarılması halinde içeri alınacağını söylediler. Haliyle her yerde açılmamış pet şişeler oldu, kimileri ise kapakları çıkarıp suyu yanlarına almayı tercih ettiler. Diğer mevzu ise bozuk paralar oldu, bozuk paranızı koyun öyle geçin dediler, haydaaa hadi koy bakalım paraları, çıkışta da bulabilirsen al geri… Ben özel aracımla gittiğim için tüm eşyalarımı arabaya bırakıp tekrar salona geri döndüm fakat bu imkânı olmayan ya da arabası ile gelmemiş birçok izleyici üfleye püfleye ya geri döndü ya da eşyalarını, maç esnasında aklı onlarda kalsa da, girişte alelade bir yere bıraktı. Çantamdaki parfüm şişesinin kapağına bile itiraz ettiler, gerisini siz düşünün artık. (Fakat bir yandan da tam bu olayların olduğu yerin arkasında bir stand su satıyordu!)

Neyse, sonuç olarak öyle veya böyle girdik maça. Pazar günü herkesin gelebileceği bir maçın saatini akşam 20.00’a koyarak salonun bir kısmının boş kalması başarı ile sağlandı. Maç 3-2 bittiğinde saat 23.00’e geliyordu, oradan çık eve git diyene kadar saat gece yarısını buldu. Çok özel durumlar dışında, hem de voleybol bu kadar popüler hale gelmişken, Ankara seyircisi maça gelmeyi seviyorken, neden bu saate maç konulur anlamak mümkün değil. Ertesi gün okulu olan bir çocuğu ailesi nasıl maça getirsin?  Bu saate konulan maçlar kesinlikle çocuklu ailelerin gelmesi için uygun değil. Tabii ki bu durum sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de geçerli. Pazar gecesi eve baş ağrısı ile 00.00 civarlarında dönüp sabah erkenden kalkıp işe gitmek hiç de hoş olmadı. Eğer final serisi 1-1 olsaydı, Perşembe gününe koydukları maçın saati 21.00 idi. Artık yapılacak en iyi şey maçı izleyip geceyi orada geçirdikten sonra doğrudan işe gitmek olurdu!


Bu seride bilet fiyatları 10.TL idi, çok fazla mı? Hayır değil ancak maçların çoğunda boş koltuklar vardı o yüzden daha ucuz olabilirdi, böylece belki de insanlar 1 maç yerine 2 maça gelmeyi tercih edebilirlerdi, sonuçta oraya gelenler sadece bilet parası ödemiyor, yol, yemek derken farklı harcamalar da ortaya çıkıyor. Fakat gelelim olimpiyat elemelerine.. Bir ara 25.TL’lik bilet fiyatı gördüm internette, bu ne elemesi olursa olsun ister gazoz kupası elemesi ister olimpiyat elemesi, bu fiyat çok fazla. 4 kişilik bir ailenin bu maça geldiğini düşünelim 100.TL bilet, 50 TL’de yol ve yemeğe gitsin, 150 TL Türkiye’de ortalama gelire sahip bir ailenin bir günde sadece voleybol maçına verebileceği bir para değil.. Bu sporu çok yaygın hale getirmek istiyorsak (maliyeti bilmiyorum sadece bu yönde olması makul gibi geliyor) bilet fiyatları 5-10 TL arasını geçmemeli. Merak ettiğim bilet fiyatları nasıl belirleniyor? Kulüpler bundan para alıyorlar mı? Eğer olay sadece Federasyona kalmış ise; o zaman bunun çözülmesi çok kolay.. Bunlar belki diğer konular yanında çok basit görünen ancak bence bir o kadar da önemli olan şeyler. Herkesi salona çekmek için elimizden geleni yapmalıyız.

Sevgiler,
Damla Ünver

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder