21 Mayıs 2012 Pazartesi

Vakıfbank'ın yaptığı..


En sevmediğim dönem,  ligler bittikten sonra başlayan ve bazen hem oyuncular hem kulüpler hem de voleybol siteleri tarafından abartılan transfer dönemleri.  Flaş, Flaş, Flaş, şu oyuncu buraya gitti, gitmedi, gidecekken vazgeçti gibi spekülasyonlar yapılan haberler insanı sıkıyor.  Bir de anlamadığım herkes yaptığı haberin üzerine “özel haber” etiketi yapıştırıyor, fakat kimin haberi daha özel ona henüz karar veremedim. Daha bugün iki farklı gazetede, Naz Aydemir’in Fenerbahçe ile 3 yıllık anlaşma yenilediğini diğer bir gazetede ise Vakıfbank Türk Telekom ile anlaştığını okudum. Bu tarz şeyler işin tadını kaçırıyor. Transferleri maalesef ne takımın istediği, ihtiyacı olan oyuncuya göre yapabiliyoruz ne de usulüne uygun olarak. Bu yüzden de bence incelenmesi gereken takım Vakıfbank Türk Telekom.

Vakıfbank Türk Telekom, sanırım bu sene şampiyonlar liginde yaşadığı talihsizliği ve kaçırdığı lig şampiyonluğu için çok hırslanmış. Hırs güzel bir şey ama ya fazlası?

Bir takıma manşetsiz iki Sırp fazla:




Nikoliç uzun yıllardan beri ülkemizde oynuyor. Her sezon, maçların çoğunda “ Vakıfbank artık bu sezon Nikoliç’i göndersin, hücumu çok iyi ancak manşeti çok kötü” yorumları yapmıyor muyuz? Nikoliç bunca yıldır smaçör pozisyonunda-hücum dışında- Vakıfbank’a ne verdi? Vakıfbank’ın şampiyonlar ligi şampiyonu olduğu süreçte manşet anlamında iyi olduğu maçlar vardı sadece. Onun dışında? Hele ki elinizde Maja gibi Nikoliç’i hücum ettirebilen bir pasörünüz de yoksa.

Takımlar için oyun stratejisi belirlemek kolaydı, “yık servisleri Nikoliç’in üzerine, gerisi gelir” ki çoğu maçta da gerisi geldi. Buna rağmen Vakıfbank neden ısrarla bu oyuncu ile devam ediyor anlamıyorum. Sırp milli takımında oynadığı oyunu çok beğeniyorum, çünkü Sırp pasör Maja, Nikolici hücum anlamında da değiştiriyor, takıma farklı bir hava katıyor. Sırp milli takımı, Türkiye’de olsaydı kimsenin manşet aldırmak için uğraşmayacağı Malagurski’den ciddi anlamda kısa bir sürede smaçör yaratmış bir takım. Bu yüzden Sırp oyuncuların milli takım performansları çok başka oluyor. (Bu arada Nikoliç’i seviyorum o ayrı bir husus J )
Gelelim Brakoçevic’e... Ivana milli takımda olmadığından beri hep ilk 6’da, çok genç yaşta fazla sorumluluk almaya alıştı ve özellikle Çin’de kendini geliştirdiğini de düşünüyorum. Fakat, aklıma çapraz deyince (ki varlıklı da bir takımsam) Gamova, Neslihan, Glinka, Sheilla gibi isimler geliyor. Ben bunların zaten birine sahipsem, neden başka arayışlar içerisine gireyim? Beni buna iten ne olabilir diye düşündüm fakat şampiyonlar liginde mücadele etsem dahi Glinka-Brakoçevic- Nikoliç üçlüsünü en cahil antrenör bile bir arada ilk6 ya koymayacağına göre, cevabı siz verin ben bulamadım.

Polen Uslupehlivan? Bu kadronun neresinde?


Glinka, Nikoliç, Brakoçevic üçlüsünün yanında bir de Polen var. Kızcağız son 2 yılda Bursa’da oynamakla çok isabetli bir iş yaptı kenar süsü olmaktan kurtardı kendini ancak bu kadar ismin arkasında Polen’e şans verecekler mi?  Yukarıdaki 3 isim varken, Polen’i gazoz kupasında oynatıp sonrasında da istediğimiz verimi alamadık mı diyecekler?( bir zamanlar bazıları genç oyuncuları hakkında böyle demeçler veriyordu, onları unutmadık.)

Son transfer: Saori Kimura


Millet olarak zaten Japonlara bayılırız, her şeyleri ile örnek insanlar. Saori Kimura Japon Milli Takımı için çok önemli bir oyuncu, manşeti ve savunmasına, güler yüzüne pozitifliğine diyecek bir şey yok. Fakat beni düşündüren şu; biz onun oyununu Takeshita ile izledik, değerlendirdik. ( Açıkçası hücumu konusunda Kim gibi kesin bir fikre sahip değilim, çünkü Güney Kore’nin voleybolu Japonya’ya kıyasla biraz daha farklı.) Yinede, güzel bir transfer olduğunu düşünüyorum. Vakıfbank Gizem-Gözde- Kimura üçlüsü ile çok sağlam manşet-defansa sahip bir takım olabilir.

Gelelim pasöre; oyum Çağla’dan yana…

Açıklansa da artık herkes rahata erse, ben kendi adıma çok sıkıldım. Gerçi henüz resmi olarak açıklanmış bir şey yok ancak Naz’ın transfer olduğu haberleri ortalıkta dolaşıyor. Özge-Naz-Çağla üçlüsü benim içimi pek açmıyor doğrusu. Vakıfbank, yıllar önce Eczacıbaşı’nın yaptığı hatayı tekrarlamak üzere. Çağla’yı ilk6 kadrosunda tutsalar ve oynatsalar, Özge’den de Naz’dan da iyi bir pasör olur, hem de çok kısa bir sürede. Çünkü o kızın tarzı çok farklı. Pekâlâ, Özge ile birlikte oynayabilir, geçen sezonlarda Nilay’ın oynadığı gibi. Yani Özge eğer takımda kalıyor ve Naz da üstüne transfer ediliyorsa, bence doğru değil.

Son olarak orta;

Elimizde mevcutken dışarıdan almak.. Fürst için bir şey diyemem, ancak eğer Ergül bu takımda ilk6 içerisinde yer bulabiliyorsa Dicle de bulabilmeli.  Bu sene de Ergül Vakıf’ın 12 kişilik kadrosunda yer alacaksa ve Dicle yine bir köşeye atılacaksa o zaman Vakıfbank altyapısı ne işe yarar?  Bu kadar iyi isimleri bünyenizde barındırıyorsunuz ve yıllardır altyapıdan A takıma çıkarıp kullandığınız bir tane oyuncu yok. Bir yıl Tuğçe’yi çıkardılar hiç kullanmadılar (ki yerine Ceren gelebilirdi), bir dönemde Serpil vardı, o kızı da aynı şekilde kenara attılar, Allah’tan geçen sezonu Mehmet Hoca ile oynayarak geçirdi.
Son sözlerim; tüm takımlarımız umarım transfer döneminde akli selim işler yaparlar..

Sevgiler...
Damla ÜNVER




1 yorum:

  1. Damlacım bloğunuz hayırlı olsun, harika anlatmışsın herşeyi gayrı söze ne hacet?..
    Birşey eklemek istiyorum sadece, Polen Foligno'da top patlatırken Malagurski milli takımda bile yoktu, Lazarevic bizimkinin yarısı kadardı.. Şimdi onlar nerede biz neredeyiz?..
    Dicle de Ergül kadar kıymet göremez elbette, çünkü Dicle hakiki oyuncu, çünkü O Gonca Dilik'in kızı..

    Sevgiler..
    Kamil Çalpala

    YanıtlaSil